Teknopost
Bu ay bir köşe başlatıyoruz. Teknoloji postası. Kısaca Teknopost. Bu köşe teknolojik konularda bilgimizi paylaşacağımız bir köşe olacak.
İlk olarak ele aldığımız konu GSM Teknolojisi.. Sağlığımızı etkiler mi? Ne nedir? Öyle derinlemesine iddialı bir yazı değil, ancak gene de okumakta fayda var!
Öncelikle TEKNOPOST ne, onu açıklamalıyım sanırım. Aslında ana başlığı Teknoloji Postası diye atmayı düşünüyordum. Ancak hem bu tür yazıları devamlı yazarsam çekici ve kısa olur, hem de ana sayfada az yer tutarak görünümü bozmaz diye TEKNOPOST geldi aklıma. İçerik olarak ta kolayı ve zoru seçtim tabi. Konu bulması kolay ama işlemesi zor şeyleri ele almak iyi olur dedim kendi kendime.
İlk olarak da GSM teknolojisi geldi aklıma. Teknoloji deyip de geçmemek lazım. Başkalarının ürettiği teknoloji olunca, onu alıp kullanırken zorlanıyor toplum. Biz üretmiş olsak o teknolojiyi ne iyi olur oysa, adını bile bizden bir şey yapmak mümkün olur, tüm dünya da onu öyle adlandırırdı mesela.
GSM teknolojisini pek bir sevdik içeriğine pek bir katkımız olmasa da adını bile bizden verebildik. CEP deyiverdik kısaca… Oysa pek çok diğer konuda bu isimlendirmeyi yapamadık! Mesela İnternet için birşey uyduramadık (Türk Dil Kurumu Genel Ağ diyor ama tutacağını sanmıyorum) Televizyon için Türkçe bir karşılık yok, video da keza öyle.
İşin özü zaten teknolojiyi üretebilmede aslında, üretebilirsen bir teknolojiyi adını da koymak sana düşüyor. Böylece onun en iyi nasıl kullanılabileceği bilgisine de sahip oluruz.
Neyse bu kadar laf salatası yeter sanıyorum, geçelim GSM Teknolojisine.
Her halde böyle konuda ANTRAK'da yazı yazabilecek son kişi benim. Bir ekonomist olmam yeterli bir neden olsa da diğer arkadaşlarım bu ay yazma özürlü çıktıkları için bir şeyler yapmaya mecburum diye düşündüm bu da sizlerin şanssızlığı ne yapalım.
Cep telefonları fena halde yaşamımızın bir parçası haline geldiler. Öyle ki biz radyo amatörleri bile artık eskisi gibi telsiz değil, telsiz telefon taşır hale geldik. Üzerinde en çok spekülasyon yapılan konu ise şüphesiz cep telefonlarının sağlığımıza zararının olup olmadığı. Bu konuda kesin bir kanıt ve araştırma olmaması nedeniyle kesin zaralıdır yada zararlı değildir demek pek mümkün olmasa da tedbiri elden bırakmamak, en azından mümkün olan en fazla dikkati göstermek gerekli.
Cep telefonları, alıcı verici (telsiz) olmaları ve bağlı olduğu şebeke ile belli aralıklar ile haberleşmeleri sebebiyle konuşulmadıkları süre içersinde bile az da olsa yüksek frekansta sinyaller yayarlar. Konuşma yaptığınız sırada da o anda bağlı oldukları hücreye olan uzaklıklarına göre belli güçte yayın yaparlar. Eğer cep telefonu yeterli seviyede güçlü sinyal almıyorsa olabilecek en yüksek çıkış gücü ile çıkış yapar. Bu nedenle cep telefonu ile konuşurken yakınlarınızda bir baz istasyonunun olması o kadar da kötü bir şey değildir.
Özellikle yüksek bir yerlerde konumlandırılmış, örneğin bir cami minaresine, yada yüksek bir apartmanın çatısına ve benzeri yerlere konulmuş baz istasyonlar haberleşmenizi kolaylaştırırlar. Bu nedenle çok da karşı olmamak lazım baz istasyon antenlerine özellikle de yoğun bir şekilde cep telefonu ile konuşuyorsanız.
Uluslararası kabul görmüş "SAR" değeri diye bir şey vardır. "SAR (Specific Absorption Rate-Spesifik Soğurma Oranı) değeri" olarak Türkçeleştirebileceğimiz bu değer; vücut sıcaklığını bir derece arttıran elektromanyetik enerji yutulmasının "zararlı" olduğu kabul edilmiştir. Bu standarda göre; dokuların kilogram başına yutabileceği maksimum güç 4 Watt olarak saptanmıştır. Yaşlılar, çocuklar, hastalar ve diğer risk grupları için, güvenlik sınırı 0,08 W/kg SAR değerine çekilmiştir(1).
Kulaklık setleri ile bir nebze olsa (özellikle uzun süre cep telefonu ile konuşanlar) bu vücudu etkileyen radyasyonun etkisinden korunmak mümkün görünmektedir(2).
Bir de telefonların üzerine takılarak yaydıkları radyasyonu absorbe ettiğini iddia eden ürünler var ki bunların gerçekten işe yaramadıkları açık(3). Satış yaklaşımları etkileyici aslında. "Telefonu kulağınıza tuttuğunuzda kafatasınız nedeniyle beyninize sadece kulak deliğinizden radyo dalgaları ulaşabiliyor, işte bizim sattığımız yüksek teknoloji ürünü(!) alet buna engel olmak için telefon kulaklık bölümüne yapıştırılıp sizi koruyor, 35 milyon lütfen" diyorlar. İnsanların bu şekilde kandırılmaları pek hoş değil doğrusu.
Piyasada aksesuar olarak satılan ve telefonun üzerine yapıştırılan konuşma süresince yanıp sönen ledler var ki bunları da kullanmanız telefonunuzun yaymakta olduğu sinyali az da olsa emerek çalışmaları nedeniyle görüşme kalitenizi azaltabilirler. Ancak "benim telefonla konuştuğumu cümle alem görsün, olmadı konuyu ışıklı bir şekilde etrafa göstermekte fayda bulunmaktadır" diye düşünüyorsanız size kalmış tabi.
Peki baz istasyonlar tehlikeliler mi? Baz istasyonlar içinde doğru monte edilmeleri ve insan sağlığı ile ilgili standartları sağlamaları (ki zaten buna mecburlar) ile bir zarar vermeleri pek kolay görünmüyor. En zararsızları da yandaki gibi yüksek minarelere ya da anten direkleri ile yerden yükseklere konuşlandırılmış olanlar şüphesiz. Bu konuda ayrıntılı bilgi için Tübitak tarafından hazırlanan dokümana bu linkten ulaşabilirsiniz.
Baz istasyonlar pek çok değişik şekilde olabiliyor. Bizler, PTT merkezlerinin tepesinde uzun anten direklerinin üstlerinde ilk olarak gördük bu istasyonları. Bunları makro baz istasyon olarak değerlendirmek mümkün çünkü kapsama alanı ve kanal sayısı olarak oldukça büyük kapasiteleri bulunmaktadır. İlk başlarda oldukça rahatsız etti bu tür yeni garip yapılar. Çevresinde bulunan evlerde oturanlar "ya zarar verirse bunlar bize" diye ister istemez endişelendiler. Hala kesin bir sonuç görünmediyse bile bir zararlarının olup olmadığı konusunda çeşitli spekülasyonlar yapılageliyor.
Telefon operatörlerinin bir dönem ilginç bir yaklaşımları olmuştu ki buna değinmeden geçmek sizlere haksızlık olur doğrusu. Bir ara bu telefon anten kulelerine karşı çok da bilinçli olmayan tepki büyüyünce telefon anteni kulesi gibi görünmeyen dekoratif malzemeler kullanıldı. Bunlara en iyi örnek palmiye ağacı şeklinde olanlardı ki ne yazık bir resmini çekmem mümkün olamadı. Tabi normal ağaçlardan dramatik şekilde bu ağacı ayıran şey, en altta belli belirsiz bir giriş kapısının olmasıydı. Şu adreste böyle ilginç bir ağaç anten bulabilirsiniz. Bu linkte de Vodaphone şirketinin bir ağaç anteni var resim kalitesi pek mükemmel olmasa da görülmeye değer doğrusu (Bu arada telefon antenlerinin fotograflarını çekmeye meraklı bir tek benim olmadığımı öğrenmiş olmak içimi rahatlatmadı desem yalan olur). Bu link
te ise mükemmel denilebilecek kalitede bir ağaç anten var. Gene de bahsettiğim palmiye şeklinde anten kadar etkileyici değil doğrusu. Neyse konumuza dönelim tekrar.
Mikro baz istasyonlar genellikle kapsama alanının tamamlanması için kullanılan nispeten düşük güçlü alıcı vericilerdir. Onları bir binanın duvarına takılmış tek bir telefon anteni şeklinde olabilirler. Güçleri düşük olmakla birlikte bağlı oldukları duvarın hemen arkasında oturan kişileri endişelendirirler. Bu endişe yersizdir aslında çünkü kullanılan antenler yönlü oldukları ve bu yön de duvarın baktığı tarafa olduğundan geriye doğru önemsiz sayılabilecek bir miktarda radyasyon yayılması olur.
Bir noktadaki elektromanyetik enerji miktarı, kaynağından olan uzaklığa, kaynağın etkin çıkış gücüne ve yayılım ortamına bağlıdır(4). Üstelik baz istasyonlardan yayılan enerji devamlı olarak aynı seviyede de kalmaz. Yani yoğun görüşmeleri gerçekleştiği saatlerde yayılan güçte artış söz konusu olduğu gibi geçe görüşmelerin azaldığı saatlerde yayılan güçte de önemli ölçüde azalma gerçekleşecektir. Ayrıca yoğun olarak iş yerlerinin değil de evlerin bulunduğu bölgelerde de görüşmelerin çok fazla olmaması nedeniyle bu bölgelerde kurulu hücrelerin güç çıkışları daha düşük olacaktır. Bu itibarla her zaman cebimizde duran cep telefonları sağlık açısından baz istasyonlara göre daha tehlikeli görünüyorlar ne dersiniz? (Mikro baz istasyonlarla ilgili şu linkte güzel fotograflar yer alıyor.)
Acaba bu elektronik alan şiddetini nasıl ölçebiliriz? E yani diyelim ki yukarıdaki resimdeki evin en üst katında yada hemen karşısında oturuyoruz. Yayılan radyo dalgaları tabağımızdaki tavuğumuzu ve pilavımızı ısıtmaya yeter mi? Bunu anlamak için biraz elektronikten anlıyorsak eğer hemen şu linkteki basit devreyi yaparak yakın mesafedeki güçlü sinyalleri tespit edebilir ya da şu linkteki devreyi yaparak daha uzak mesafedeki kaynaklardan yayılan sinyalleri görme imkanına sahip olabiliriz.
Bu arada evlerde yemekleri ısıtmak için kullandığımız mikro dalga fırınlar 2800 Mhz (2.8 Ghz) civarında çalışmakta olup güçleri 700-800 Watt civarındadır(GSM frekansları ise 900 Mhz ve 1800 Mhz civarında).
Bu ek bilgiden sonra bu yazı içersinde kullanmak için çektiğim ama hala kullanamamış olduğum diğer fotografları da kullanmam gerektiği aklıma geldi, işte size bir iki fotograf daha.
Bu pek bir sanatsal olmuş mesela.
Bu da Ankara'da İnönü Bulvarı üzerinde bulunan GSM anteni ki geçerken her seferinde yapanları takdir ediyorum :) Şu linkte ise yurt dışından bir lamba direği anten uygulaması var ki görülmeye değer doğrusu.
Az miktarda bilgi içeren hafif bir köşe oldu, bu şekilde devam etmeyi planlıyorum umarım beğenmişsinizdir.
Sevgiler..
Dipnotlar:
1) FIRAT DAYANIKLI, Cep telefonlarının sağlığımıza etkileri
2) Radyasyon "ionlaştırıcı" veya "ionlaştırıcı etkisi olmayan" olmak üzere ikiye ayrılır. Dolayısıyla bunu, atom bombasının ya da zenginleştirilmiş uranyum gibi kaynakların yaydığı tehlikeli ve kalıcı etkili radyasyon ile karıştırmamak lazım.
3) Cell Phone Facts
4) TÜBİTAK-BİLTEN, ELEKTROMANYETİK DALGALAR VE İNSAN SAĞLIĞI SIKÇA SORULAN SORULAR ve YANITLARI