ANTRAK’ın Gayrı Resmi Tarihi… 1985-2010
Neden gayrı resmi tarih?
“Tarih” denen şey, Resmi Gazete’de yayımlanan ihale ilanı diliyle yazıldığında, ortaokul ve lise öğrencilerinin nefret ettiği bir ders haline geliyor. :) Oysa, adına “TARİH” denen şey, keyifle okunacak, ders çıkartılacak, çok önemli bir süreç olarak algılanmalı.
Aşağıda göreceğiniz TARİH saptaması bütünüyle kişisel görüşleri yansıtmakta olup, ANTRAK tüzel kişiliğini bağlayıcı hiçbir yönü bulunmamaktadır. ANTRAK’ın 25. Kuruluş Yılı’nda, dernek üyelerinden TA2CIP tarafından yazılmıştır.
ANTRAK’ın gayrı resmi tarihini okumayı deneyin… Çok kolay okunabildiğini göreceksiniz…
***
30 yıl kadar geri dönersek…
1980’li yıllar, Türkiye’nin telekomünikasyon altyapısı henüz çok zayıftı. Cep telefonunu geçiniz, 522 alan kodlu araç telefonlarının bile henüz hayal olduğu, “TELSİZ” denen şeyin de ancak casuslar, polisler, askerler ve istihbaratçılar tarafından kullanılan karmaşık ve tehlikeli bir cihaz olarak kabul edildiği yıllardı… Gençler pek bilmez, o yıllarda şehirlerarası telefon görüşmesi yapabilmek için postaneye numara ve isim yazdırıp saatlerce beklemeniz gerekirdi.
Derken efendim, haberleşme teknolojisinin dünyadaki gelişmesine ayak uydurmak içgüdüsü ile hareket eden Türkiye, 1983 yılında TELSİZ KANUNU isimli bir yasa çıkartarak “telsiz” denen şeyi gündelik hayata sokuverdi. Kısa bir patinaj döneminden sonra, adına “Halk Bandı” denen CB cihazları piyasada boy göstermeye başladı. Artık elde taşınan veya masa üstüne kurulabilen telsiz cihazları, yasanın öngördüğü şartlara uyum sağlayan Türk vatandaşları tarafından satın alınabiliyor ve önceleri 20 kanal, sonra 40 kanal olarak kullanıma açılmış bulunan 27 MHz. frekanslarında görüşme yapılabiliyordu.
Bugün nasıl “İnternet Cafe”ler varsa, çeyrek yüzyıl önce de CB kullanan telsizcilerin buluştuğu kafeler, lokantalar, pastaneler açılmaya başlanmıştı. “CB’de görüşerek tanıştılar, 2 ay içinde evlendiler,” gibi gazete haberlerini ANTRAK üyeleri iyi hatırlar.
CB kullanımı giderek yaygınlaşıyordu… Bu vesile ile, kendisini “emniyetçi” veya “istihbaratçı” gibi göstererek önemli adam havası atmaya çalışanlara da gün doğdu. Sobalık odun büyüklüğünde CB telsiz cihazını koltuğunun altına sıkıştırıp, gözüne de kara gözlük taktın mı, belediye zabıtası bile sana selam durur. “Uniden” markalı CB telsiz cihazı kırmızı renkli olduğu için, cihazını sprey boya ile siyaha boyamış, “foter” şapkalı bir beyefendiyi sert adımlarla sokakta yürürken gayet iyi hatırlıyorum.
(Aynı yıllarda, sonradan ANTRAK üyesi olacak bir başka telsiz kullanıcısının da, tam tersine, polis gibi algılanmamak ve “ben sivil bir vatandaşım,” mesajını verebilmek için, kullandığı CB telsizinin siyah renkli antenini mor renkte boyadığını da hala gülerek hatırlıyoruz :)
***
Henüz dernek çatısı altında örgütlenmemiş olan bazı CB istasyonları… (yine aklım amatör telsizci terminolojisine gitti ve istasyon terimini kullandım. Yani demek istiyorum ki ‘bazı CB kullanıcıları’) telsiz aracılığıyla “havada” tanışmaya ve birbirlerine bilgi aktararak yardımcı olmaya başlamıştı.
O günlerde Kurucu başkanımız TA2R Göktay Alpman “ZEBRA” kodu ile, kurucu üyelerimizden TA2G Suha Aktar “DESTEK” kodu ile ve bendeniz TA2CIP Ahmet Sönmez “ÇAKAL” kodu ile CB kanallarında dolaşmaktaydık. Gerçi devletin herkese verdiği resmi alfanümerik kodlar elbette vardı ama TA2AS Ufuk Türkeri “SEYLAN 1” olarak, TA2CBA Barbaros Aşuroğlu “SERAMİK” kodu ile havadaydı. TA2ED Derya Elçin “ELÇİN” kodunu, TA2HF Şafak Akça, “JALE BURSA” kodunu seçmişti.
Yine o günlerde, sonradan TA2N çağrı işaretini alacak olan Nursun Akıncı’nın Ankara tren garında yolcu geçirmek için koşarken zincire takılıp kafasını kırdığı ve çevresindeki diğer CB kullanıcılarının telsiz aracılığıyla yardım isteyerek Nursun’u hastaneye yetiştirdikleri, bugün bile efsane gibi anlatılır.
İlgili yazıyı okumak için aşağıdaki linke tıklayabilirsiniz.
http://antrak.org.tr/genel/yasli-bir-amator-telsizcinin-anilari-2/
Göktay’ın CB ortamında düzenlediği “bilgi yarışması” programları, çok sayıda izleyici (pardon) dinleyici toplarken, soruya doğru cevap veren yarışmacıların “kanaldaki” dinleyiciler tarafından “mandallanarak” 5 saniye kadar alkışlandığını da bugün çok az kişi hatırlar. Antrak başkanlarımızdan TA2T Tahir Dengiz, o tarihlerde tam bir CB uzmanıdır, “TORA” kodunu kullanmaktadır ve en yeni teknolojiyi takip ederek yakın çevresine cihaz edindirme çabası içindedir.
Bendeniz TA2CIP ise, 1986 model Kartal arabama monte etmiş olduğum CB sistemiyle, şehirlerarası yolda giderken Ankara ile uzun mesafeli telefon görüşmesi yapabilir durumdayımdır. (Nasıl mı? Madem sordunuz hemen cevap vereyim: ) Diyelim ki Denizli’ye 5 kilometre kalmış, basarsın mandala, Denizli’den tanıdığın “BAHRİYELİ” veya “FİLOZOF” isimli CB istasyonlarından birini bulursun, “acaba rica etsem Ankara’da şu numaraya ödemeli bir telefon açar mısınız?” dersin. Denizli sınırından çıkıncaya kadar Ankara ile çatır çatır konuşursun (Elbette mandala bas konuş, mandalı bırak dinle yöntemi ile…).
***
Aynı yıllarda, Akdeniz, Ege, Marmara ve Karadeniz’de seyir halindeki teknelerle görüşme yapabilmek için “Sahil Radyo” sistemleri kurulmuştur. Açarsın telefonu, Ankara’dan Bodrum Sahil Radyo ile görüşürsün, “Abuzittin Reis” teknesine telsizle anons yaptırırsın. Teknenin telsizi açıksa ne ala… Başlarsın konuşmaya, mandala bas konuş, mandalı bırak dinle :)
1985 yılında Bodrum’dan Turgutreis tarafına arabayla giderken kocaman bir kaya parçasının, yamaçtan karayoluna yuvarlanmış olduğunu görünce Gürece rampasında yavaşlayıp durmuştum. Akşam karanlığının çöktüğü saatlerde arabadaki CB cihazına davrandım ve 09 kanalına geçtim (Bilmeyenler için… 11 kanalı buluşma kanalı, 09 kanalı ise acil yardım kanalıydı. O tarihlerde 09 CB kanalını jandarma ve polis 24 saat dinlerdi). 09 kanalında mandala bastım…
“Bu kanalda dinlemede olan resmi istasyon var mı?” diye sordum.
Karşıma Bodrum Jandarma çıktı ve “sen kimsiniz,” diye bana sordu.
Resmi CB kodumu kullanarak cevap verdim; “ben BZMO yani Bursa Zonguldak Manisa Ordu.”
“Kardeşim”, dedi nöbetçi jandarma, “sizin de herkes gibi Kara Kartal, Mavi Yelken, İmparator filan gibi bir kodunuz yok mu? Bu ne biçim telsiz kodu? Bursa Zonguldak Manisa Ordu da neymiş”, diyerek bana sıkı bir fırça çekti.
“Walla”, dedim, “Devlet Halk Bandı telsiz kullanıcısı olarak bana bu kodu vermeyi uygun görmüş. Şimdi sen beni dinleyecek misin yoksa dinlemeyecek misin?”
Dinledi… Karayoluna yuvarlanmış kayayı anlattım, karanlıkta sürücüler için büyük tehlike yarattığını söyledim, yerini tarif ettim… Teşekkür etti, not aldı Ertesi sabah erkenden aynı yoldan geçtim, kaya kaldırılmıştı. (Demek ki CB gerçekten işe yarıyormuş).
İşte ANTRAK’ın kuruluş yıllarında, telsiz haberleşmesi açısından Türkiye’deki genel durum özetle böyleydi…
***
1985 dediğimiz sadece 25 (editör notu: bu yazı yayına hazırlandığında yıl 2016 olmuştu yani 31 yıl geçmiş) yıl öncesi… ANTRAK Kuruluyor…
Evet, ANTRAK (Ankara Telsiz ve Radyo Amatörleri Kulübü) 31 Temmuz 1985 tarihinde bu ilkel şartlar altında kuruldu. Az sayıda kurucu üyesi vardı. (Göktay Alpman TA2R, Nursun Akıncı TA2N, Ufuk Türkeri TA2AS, Ünver Ungan, Esin Ungan, Suha Aktar TA2G, Fazıl Erdim ve İlker Tirben.)
Bu kurucu gönüllü insanlara, henüz 18 yaşını dahi doldurmamış TA2P Tunç Gündoğdu gibi bazı hevesli ve yetenekli gençlerin yanısıra TA2A Fethi Cangır gibi profesyonellerin, TA2T Tahir Dengiz gibi telsiz haberleşmesine gönül vermiş kişilerin de katıldığı bir grup “amatör telsizci Kulüp üyesi”, Ankara’da, ABD Büyükelçiliği’nin karşısında İş Bankası Genel Müdürlüğü olarak bilinen uzun boylu binanın arkasında, iki katlı, kırmızı renkli, köhne bir binanın üst katına sığınarak faaliyete geçti. ANTRAK’ın ilk merkezi bu binadır.
Telsiz Kanunu’nun imkan tanıdığı faaliyetler, CB ile sınırlı olmadığı için, ANTRAK hemen HF (kısa dalga) haberleşme sistemlerini ve VHF rölelerini kurma hazırlığına girişmişti.
Dernek yönetim kurulu eski başkanlarımızdan TA2T Tahir Dengiz’in mütevazı işyeri de, aynı tarihlerde derneğin ilk lojistik/idari merkezi olarak kullanılmaktaydı…
Soğuk kış günlerinde, kurucu başkan Göktay Alpman, derneğe erken gelip, sobayı yakmak ve ortalığı süpürmek gibi bazı rutin alışkanlıklar edinmişti. İlk üyelerden TA2A (silent key) Fethi Cangır, sonraki yıllarda “acaba Paket Radyo mu daha hızlıdır, yoksa Fethi mi?” dedirtecek hızdaki Morse haberleşmelerini, bu binadaki SSB cihazı kullanarak, giriş kapısının hemen sağındaki konsoldan yapardı. Aynı yıllarda TA2G Suha Aktar ve TA2Q Zafer Hekimoğlu gibi ANTRAK üyeleri de Morse haberleşmesinde hızlanmış, dünya kadar QSO yapmış ve yüzlerce QSL kartı sahibi olmuştu.
Yine aynı yıllarda, TA2CAB, Ahmet Berker, lambalı devreler üzerindeki bilgisini ve tecrübesini her geçen gün arttırmakta, TA2CCO, Fatih Ahıska, bir taraftan elektronik devre tasarımı ve FM radyo vericisi üretimi yapmakta, diğer taraftan, neredeyse sigara paketi ölçülerine kadar küçülmeye çalışan VHF el telsizlerini arkadaşlarına göstererek teknolojinin ne kadar ilerlediği hakkında nutuklar atmaktaydı.
***
1990… İçel Sokak Adresindeki Dernek Merkezi…
Kuruluş yıllarındaki imkansızlıklara ve ilkelliklere rağmen ANTRAK, aktif üyelere ve amatör VHF frekanslarında çalışan röleler kurmuş, canlı aktiviteleriyle adından söz ettirir bir dernek haline dönüşmüştü… Böylece, “gelin siz bu derneği kurmayın, zaten ‘tekel’ konumunda hazır bir dernek var, hem zaten kursanız da devam ettiremezsiniz, kısa zaman içinde kapatırsınız” diyen bazı çevreler, yakın izleme ve hırpalama pozisyonunda “beklemede kalmıştı.”
İçel Sokak’taki eski Ankara apartmanının 50 metrekarelik zemin kat dairesine taşınıldı. Küçük bir istasyon odası ve gaz sobasının etrafına dizilmiş sandalyelerle ANTRAK, kimi zaman 30-35 kişinin buluştuğu (yani sabit eşyalar hariç metrekareye bir kişi düşen) kalabalık bir merkez haline gelmişti. Henüz cep telefonunun bilinmediği yıllarda, VHF ve UHF röleler üzerinden yapılabilen mobil haberleşme, herkesin imrendiği ve özendiği bir ayrıcalık gibi algılanmaktaydı. Hatta TA2P Tunç Gündoğdu ve TA2EX Işık Bodur’un icat ettiği bir devreyle, VHF telsizden numara tuşlayarak sabit telefon şebekesine ulaşıp görüşme yapabilmek gibi bir mucize gerçekleşebilmişti. İlerleyen yıllarda TA2MG Kemal Güler, arabasının üzerine monte ettiği bir anten ve aküden beslediği bir yükseltici aracılığıyla, “cordless” telefonunu kullanarak 20 Kilometre uzaktaki evinin sabit telefonuna ulaşabilecek sistemler geliştirecekti…
Bu gibi gelişmelerin doğal sonucu olarak ANTRAK ismi Türkiye’de bilinir hale geldi. Ankara’dan ve çeşitli diğer illerden gelen amatör telsizciler, ANTRAK merkezini uğrak yeri haline getirdiler.
1990’lı yıllarda Türkiye’nin neresine gitseniz, amatör telsiz kulübü kurmak isteyen hevesli, çalışkan ve girişimci arkadaş grupları ile karşılaşırdınız. Bu süreç içinde, birbiri ile taban tabana zıt iki farklı süreç yaşanmaya başlanmıştı. Türkiye’deki amatör telsiz faaliyetlerini adeta kendi tekelinde gibi göstermeye çalışan bir dernek, söz konusu girişimci gruplara “gelin bizim şubemiz olun, böylece amatör sertifika sınavlarında da kolaylık görürsünüz,” demekteydi.
ANTRAK ise, kuruluş felsefesinde, “şube açmak” gibi bir kavram olmadığını, örneğin KARS’ta oluşturulacak amatör bir faaliyetin Ankara’dan yönetilmesinin saçma olacağını ifade etmekte ve bağımsız, mahalli derneklerin, birer Sivil Toplum Kuruluşu olarak örgütlenmesini özendirmekteydi. O yıllarda kurulan birçok mahalli amatör telsiz derneğinin tüzük çalışmaları ANTRAK desteği ile tamamlandı, kurulan kardeş derneklerin ihtiyaç duyduğu röle, kavite, anten, amatör yazılım gibi imkanlar ANTRAK tarafından temin edilmeye çalışıldı. Kardeş derneklerin üyelerine ve telsizci adaylarına temel eğitimler ANTRAK tarafından verildi… (Nasıl mı?) Gayrı resmi tarihi devam yazmaya edelim…
***
1992… ANTRAK Sınav Kılavuzu ve ELKİTABI…
Artık Türkiye’de çok sayıda “Amatör Telsizci Adayı” bulunmaktaydı. Mobil veya sabit telsiz görüşmesinin sağladığı imkanlar karşısında insanlar, telsiz haberleşmesi yapmak istiyordu. Bir zamanların “moda” uğraşısı CB, artık yozlaşmaya başlamış, karşılıklı küfürleşmeler, seviyesiz şakalar, “Arkedeş Arıyom Arkedeş”, şeklinde bugün bile öfkeyle hatırlanan anonslar, “ticari” faaliyetler, CB kanallarını doldurmuştu. ANTRAK üyelerinin, 27 MHz. CB kanallarından ayrılmak isteyişinin en başında gelen nedenler, CB kanallarında artık rahatsızlık vermeye başlamış olan seviyesizlik, kuralsızlık, saygısızlık eğilimleri şeklinde özetlenebilir.
Telsiz Kanunu’nun verdiği imkanlarla, “Amatör Telsiz Frekansı” olarak verilen HF, VHF, UHF gibi yerlerde de görüşme yapmak mümkündür. AMA bir şartla: (Nedir o şart?) TGM sınavına gireceksin ve sınavda gereken notu alarak “Amatör Telsizci Sertifikası” alacaksın. Bu Sertifika’yı alamazsan CB dışındaki frekanslarda görüşme yapamazsın (Peki SINAV denen şeye nasıl hazırlanacaksın?).
ANTRAK Sınav Kılavuzu hazırlanması fikri, 1991 yılında ortaya atıldı ve “Beyaz Kitap” olarak bilinen İLK Sınav Kılavuzu, 1992 yılında yayımlanarak amatör telsizci adaylarının yararlanmasına sunuldu. TGM’nin çok yararlı bularak teşkilatına dağıttığı bu ilk Sınav Kılavuzu kitabını, 1994 yılında “Kırmızı Kitap” olarak bilinen ikinci kitap ve 1996 yılında “Mavi Kitap” olarak bilinen üçüncü kitap izledi. Özellikle üçüncü kitap, bir Sınav Kılavuzu olmasının yanı sıra, çok çeşitli teknik konularda ELKİTABI niteliği kazanmış ve bugünlere kadar kullanılmış bir kitap olarak ün kazandı.
ANTRAK Sınav Kılavuzu çalışmalarından söz edilince, bu kitapların, bazı girişimciler tarafından fotokopi yöntemiyle çoğaltıldığını ve amatör telsizci adaylarına sanki kendi ürünleriymiş gibi para karşılığı satıldığını yazmadan geçersek, yakın tarihe ayıp olur. :)
Türkiye’de ve yurt dışında, (özellikle Almanya’da,) çok sayıda vatandaşın amatör telsizci sertifikası almak için sınav kuyruğuna girmesi, “fotokopi” satışlarında patlama yaratmıştı. “Tekel” olma iddiasındaki bir derneğin TGM sınavlarında para karşılığı bazı kolaylıklar gösterdiği hakkındaki haberler, Almanya’da yayımlanan Hürriyet Gazetesi’nde 3 gün süreyle tefrika edilmişti. Aynı yıllarda, Türkiye’de faaliyet gösteren bir bölücü terör örgütünün kamplarında yapılan aramalarda, çok sayıda amatör telsiz cihazı ele geçirildiği de gazete haberlerine yansıyordu. Amatör telsiz cihazlarının, o yıllarda yurt dışında çok daha ucuz olması da ilginç bir diğer saptamaydı. (İstanbul’daki Askeri Müze’ye yolu düşenler, bölücü örgüt kamplarında ele geçirilen “amatör” telsiz cihazlarını görme imkanı bulacaklardır.)
ANTRAK tarafından baskısı yapılmış olan Sınav Kılavuzu kitapları, BEYAZ KİTAP 62 sayfa olarak başlamış, KIRMIZI KİTAP 92 sayfa olarak yeniden düzenlenmiş ve nihayet MAVİ KİTAP 216 sayfalık bir ELKİTABI haline gelmişti.
2006 yılında yayımlanan dördüncü baskı, 330 sayfalık SARI KİTAP, fotokopiyle çoğaltılamayacak kadar kalın olduğu için, bazıları bu durumu “iyi haber”, bazıları ise “kötü haber” olarak değerlendirmekteydi.
***
Kamuya Yararlı Dernek Statüsü…
ANTRAK derneği, kuruluşundan itibaren çok kısa bir zaman aralığında, Türkiye’de İLK olarak gerçekleştirilen birçok projeye ve uygulamaya imza attı. Sınav Kılavuzları, kurslar, seminerler, saha çalışmaları, eğitim çalışmaları ve yurt dışında düzenlenen telsiz yarışmalarında alınan çeşitli madalyalarla bu faaliyetlerini geliştirmesi sonucunda ANTRAK derneği, Türkiye Cumhuriyeti Bakanlar Kurulu’nun 15.12.1994 günlü kararı uyarınca “Kamuya Yararlı Dernek” statüsü kazandı.
“Kamuya Yararlı Dernek” statüsünün kazanılması süreci anlatılırken, Türkiye’de “tekel” olma iddiasındaki başka bir telsiz derneğinin bazı girişimlerinin de ibret belgesi olarak yazılmasında, tarihe belge bırakmak açısından yarar olacaktır: (ANTRAK Gayrı Resmi Tarihi’nin belki de en eğlenceli bölümü bu olduğu için okuyunuz, görünüz…)
Amatör Telsizcilik felsefesi uyarınca, dünyanın neresinde olursa olsun amatör telsiz dernekleri birbirlerine destek olurlar. Amatör telsizciler için kardeşlik ve dayanışma esastır. Peki Türkiye’de neler oldu? Bir dernek, ANTRAK’ın kazandığı “Kamuya Yararlı Dernek” statüsünün iptali için idare mahkemesinde dava açtı. :) (Yani söz konusu “amatör” dernek, TC Bakanlar Kurulu kararının iptalini istedi.) ANTRAK ise davaya doğrudan taraf olmadığı için kenara çekildi ve kamuya yararlı faaliyetlerine devam etti. İlgili idare mahkemesi kararını açıkladığında, ANTRAK’ın “Kamuya Yararlı Dernek” statüsünü pekiştirilmiş oldu. “Tekel” olduğunu zannedenler de kendi düşünceleriyle baş başa kaldı.
İşin çok ilginç tarafı; “tekel” olduğunu iddia eden derneğin, iptal davası açarken “aslanlar gibi kükremesi”, dava sonuçlandıktan sonra ise, dava sonucunu kendi üyelerinden bile gizleyecek kadar “sipere yatması”dır.
***
Morse ve Telsiz İstasyonu İşletme Kursları…
Çok mütevazı şartlarda yürütülmeye çalışılan amatör faaliyetler giderek gelişmekteyken,
İçel Sokak’taki ilk yıllarda, TA2YG Göknur Eryılmaz, TA2YE Zuhal Kale, TA2EG Cavit Görkan gibi gençler, ANTRAK’ta TA2R Göktay Alpman’ın verdiği Morse kurslarına katılıyorlardı. Sıra, “amatör sertifika” almak için TGM’nin Morse sınavına geldiğinde, bu üyeler “acaba sınavda bize dinletilen Morse sinyalleri neden bu kadar yavaş veriliyor? Biz ANTRAK’ta daha hızlı alma, gönderme öğrenmiştik,” diyerek şaşkınlıklarını belirtmişlerdi.
Aynı yıllarda, Morse maniplesini tel zımba makinesi zannedecek kadar cahil, hayatında Morse alfabesi kullanarak “M” harfini dahi yazmayı becerememiş bazı kişilerin “A” Sınıfı “amatör” telsizci sertifikası almış olmaları da kayda değer diğer bir ayrıntıdır. :) Bu konu açıldığında, zamanın TGM yetkililerinin yüzünde derin bir gülümseme oluştuğu, gayet iyi hatırlanır.
Örneğin bendeniz, TA2CIP, Telsiz Kanunu’nun öngördüğü hızda alma ve gönderme yapamadığım için inat ve ısrarla “C” Sınıfı sertifika düzeyinde kalmayı tercih ederken, ismi lazım olmayan bazı derneklerin bazı muhterem üyelerinin ve hatta muhterem üye eşlerinin “A” Sınıfı “Amatör Telsizci” sertifikası sahibi alabildiklerini bilenlerdenim. Herhalde bu “amatör” kardeşlerimiz ve muhterem eşleri, “A” sertifikaları ile bugün de sular-seller gibi Morse haberleşmesi yapabilmektedirler. Kendilerine esenlikler dilerim. (Editörün notu: Yazı kaleme alındıktan sonra uygulamalı Morse sınavları kaldırılmıştır. Artık mors kodlaması yazılı sınavda soru olarak sorulabilmektedir. Bu konuda ANTRAK wev sitesinde online sınava girerek soruları görebilir ve kendinizi deneyebilirsiniz).
Benzer şekilde, herhalde Ulaştırma Bakanlığı’nın ve Telsiz Genel Müdürlüğü TGM’nin bazı yetkilileri de yıllar önce sahip oldukları “A Sınıfı amatör telsizci” sertifikalarını çerçeveletip duvarlarına asmışlardır ve emeklilik günlerini maniple başında Morse haberleşmesi yaparak amatörce değerlendirmektedirler.
1998 yılında ANTRAK üyelerinden TA2EG Cavit Görkan, TA2CIP Ahmet Sönmez’in eşiliğinde TGM personeline 4 hafta süren yoğun bir Morse kursu vermiş olması da kayda değer ve “kamuya yararlı” bir olaydır.
(“Neden?” Diye soracak olursanız hemen cevap vereyim; O tarihlerde kursa katılan TGM personeli Morse nedir bilmiyordu ama, “Amatör Telsizci Sertifika Sınavı” olarak bilinen sınavda, Morse sınavına giren amatör telsizci adaylarına not veriyordu. :)
Projeler ve İLK’ler…
ANTRAK’ın önemli projeleri, 1990 yılında taşınılan İçel Sokak adresindeki dernek merkezinde planlandı ve uygulandı. Bu tür planlama toplantılarının en önemli özelliği ise; katılan herkesin aynı anda konuşarak “random network connection” anlayışı içinde gürültü etmesi şeklinde “genetik bir özellik” olarak tarih kayıtlarına geçti. (Bugün de, genel kurul toplantıları hariç, ANTRAK toplantılarında ve buluşmalarında yine her kafadan bir ses çıkar.)
İLK Amatör Telsiz İstasyonu Sertifikası TA2KA:
TA2KA çağrı işareti alarak Türkiye’de İLK Kulüp Telsiz İstasyonu sertifikasını alan ANTRAK olmuştur. (Zaten İLK olmasaydı, çağrı işareti TA2 Kilo ALFA değil TA2 Kilo BRAVO olurdu.)
İLK Amatör VHF Rölelerin Kuruluşu:
İLK VHF röle, ANTRAK tarafından Ankara Kalesi’nin hemen karşısındaki Hıdırlık Tepe mevkiinde kurulmuştu. Bu röleyi, 1998 yılında kaybettiğimiz TA2S Ceyhun Savaş’ın değerli katkılarıyla Bağlum’da kurulan ikinci röle izledi. Bu röle, Ceyhun’un “silent-key” olmasını takip eden günlerde, ANTRAK tarafından “Ceyhun Rölesi” olarak adlandırıldı.
İLK Amatör Paket Radyo İşletim Sistemi:
Mayıs 1996’da ANTRAK ve ODTÜ –Orta Doğu Teknik Üniversitesi- bir dayanışma protokolu düzenleyerek Türkiye’nin İLK, dünyanın sayılı AMPR internet girişi projesini başlatmış oldular. Henüz internet servis sağlayıcılarının Türkiye’de yeni yeni faaliyete geçmekte olduğu bu tarihte, ANTRAK üyeleri VHF telsizlerini kullanarak internete bağlanabilir, mobil ortamda yazılı iletişim kurabilir, afet durumlarında AMPR ile kamuya destek verebilir hale geldi. O günlerde TA2CRG Attila Özgit ve TA2G Suha Aktar yoğun bir çalışma yürütmekteydi. TA2AX Ali Akyol, TA2EX Işık Bodur ve TA2CBA Barbaros Aşuroğlu Packet Radio için MODEM tasarımları ve uygulamaları yapıyorlardı. TA2ED Derya Elçin, TA2FR Sinan Güven ve TA2CHC Sümer İdil, AMPR çalışmalarına teknik destek vermekteydi. Önceki dernek başkanlarımızdan TA2COH Burhanettin Al, yeni taşındığı bürosunun çatısından sarkıtılmış “dandik” bir antenle, 286 niteliğindeki bilgisayarından internete bağlanabilmekte, aynı günlerde TA2CIP Ahmet Sönmez, Sincan Organize Sanayi Bölgesi’ndeki basit AMPR terminalinden TA2G sistemi üzerinden dünya ile yoğun yazılı haberleşme yapabilmekteydi.
ANTRAK/ODTÜ işbirliği ile 1995 yılında faaliyete geçen ve Mayıs 1996’da test dönemini tamamlayarak ODTÜ Rektörü Sn. Prof.Dr. Suha Sevük tarafından resmi açılışı yapılan AMPR -Amateur Packet Radio- sistemimiz, faaliyet dönemi içinde daha da geliştirildi ve ikinci bir bilgisayar eklenmesi ile daha hızlı, daha etkili ve daha çağdaş bir hizmet verebilir hale gelmiş oldu. Türkiye’de İLK, dünyada sayılı uygulamalardan biri olma niteliği taşıyan AMPR sistemimizin kuruluşunda ve gelişiminde özverili çalışmalarını esirgemeyen, başta TA2T, TA2CRG ve TA3AS olmak üzere üyelerimize, ODTÜ Rektörlüğü’ne, ve TR-NET’e teşekkür ediyoruz.
Afet anlarında AMPR kullanımı:
http://antrak.org.tr/genel/afet-bolgelerinde-telsizle-internet-erisimi/
İLK UHF Paket Bağlantıları:
ANTRAK, AMPR tarihi yazılırken, TA2G Suha Aktar’ın uzun yıllar kendi evinin çatısından çalıştırdığı, HF, VHF, UHF “flexnet” sisteminin de unutulmaması gerekir. Söz konusu TA2G sistemi, Balkan ülkeleri ile Orta Doğu ülkeleri arasında kurulmuş en sağlam AMPR köprüsü olduğunu yıllarca kanıtlamıştır.
İLK UHF Rölenin Kuruluşu ve İLK TANDEM:
İLK amatör UHF rölesi R94 de ANTRAK tarafından Hıdırlık Tepe mevkiinde tesis edildi. İlerleyen yıllarda, TA2EE Burçak Çubukçu, TA3AS Serdar Ulukonakçı ve TA2CBA Barbaros Aşuroğlu’nun ortak tasarım ve uygulaması sonucunda, 1998 yılında ANTRAK VHF-UHF rölelerini birleştiren İLK Tandem projesi gerçekleşti.
İLK Amatör GAZETE:
1996 ve 97 yıllarında deneme amacıyla A4 boyutlarında fotokopi ile çoğaltılarak yayın hayatına başlayan ANTRAK BÜLTENİ, 1998 yılı ile birlikte İnternet ortamında yayımlanan bir GAZETE haline dönüştürüldü. Sosyal, kültürel, teknik içeriği ile yurt içinden ve yurt dışından yoğun ilgi gören ve çok kısa süre içinde binlerce okuyucu kazanan ANTRAK GAZETESİ ile, Türkiye’de bir İLK’e daha imza atmış olmanın sevincini yaşıyoruz (Editörün Notu: ANTRAK GAZETESİ teknolojik gelişmelerin etkisiyle yayın hayatına son vermiş olmakla birlikte halen ANTRAK BLOGU olarak web sitesi içerisinde yer almakta geçmiş sayılarına da ufak aksaklıklar dışında erişilebilmrkteedir).