Bilişim / Bilgi Toplumu Bakanlığı
"Bilişim Toplumu Bakanlığı" mı yoksa "Bilgi Toplumu Bakanlığı" mı konusunu irdelerken anlam yüklerine özen göstermek ve tanımlarda anlaşarak yanlış algılanmaların önüne geçmeye çalışmak kuşkusuz ki çok önemli. Yoksa yanılgılı algılamaların yanlış uygulamalara yol açarak beklentileri hiç karşılamama olasılığı çok yüksek.
"Bilişim Toplumu Bakanlığı" mı yoksa "Bilgi Toplumu Bakanlığı" mı konusunu irdelerken anlam yüklerine özen göstermek ve tanımlarda anlaşarak yanlış algılanmaların önüne geçmeye çalışmak kuşkusuz ki çok önemli. Yoksa yanılgılı algılamaların yanlış uygulamalara yol açarak beklentileri hiç karşılamama olasılığı çok yüksek.
Bilişim Kavramını tek bir sektörle çok fazla ilişkilendirerek dar bir anlam yükü ile algılayarak yapılan akıl yürütmelerde daha ilk adımda sonuca ulaşılabilir, ama acaba bu sonuç doğru olur mu? Bilişimin anlaşılmasında zorluk çekildiğinde kolaya kaçılıp son yıllarda sıkça karşılaşıldığı gibi "bilgi ve iletişimin birleşimi" denerek açıklanırsa yine yanılma olasılığı çok artıyor. Çünkü bilişim terimi kullanılmaya başlandıktan yıllar sonra bilişim teknolojisi bilgisayarların iletişimde kullanılmasını sağlamıştır. Acaba o zamana kadar bilişim terimine yüklenen anlam böylece değişmiş midir yoksa belki de bazı çevrelerin işine geldiği için istenerek bir anlam kaymasına mı yol açılmıştır? Jenerik bir teknoloji olarak ülkemizde gelişme sancıları çeken bir teknoloji, birdenbire iletişim gibi hazır gelişmiş (finansal gücü olan) bir sektörle birleştirilivermiştir. Başka bir deyişle iletişim sektörü bilişim sektörünün içine alınmış, üstelik belki de bilişim sektörünü finansal boyutları nedeniyle boğmuştur! Gerçekte söz konusu olan jenerik bir teknoloji olan bilişim sektörünün her sektörde olduğu gibi iletişimde de sinerjik etkisiyle kullanılmasıdır. Bilişim teknolojisi iletişim sektöründe öyle bir sinerjik etki yaratmıştır ki herkes onları yapışık kardeşler olarak algılamaya başlamıştır. Bilişim teknolojisi olmasaydı iletişim teknolojisinin bugünkü kadar gelişmesi beklenemezdi. Bilişim teknolojisi uygulandığı her alanda aynı etkiyi yapmaktadır. İletişim öncelikle bilginin yayılmasını sağlıyor. Sonra bilgisayarlar iletişimin içinde sürekli devrede olduğundan bilginin bölüşülmeden paylaşımı sağlanabiliyor. Üstelik bilgi paylaşımın eş zamanlı olması da hiç gerekmiyor. İletişimde sonradan ortaya çıkan bu özelliklerin kendi hüneri ile bir ilgisi yok, bilgisayarların, bilişim teknolojisinin ortaya çıkarttığı bir hüner bu.
Toplumsal olarak gelişmeye çalışırken karşılaşılan sorunları başka hiç bir yerde aramadan hemen öncelikle bilgi eksikliğimize bağlıyoruz. Yeterli bilgimiz oluverse sanki başka hiçbir sorunumuz kalmayacakmış gibi sihirli sayılacak bir hayale belki de kendimizi kaptırıveriyoruz. Eğitilmiş çağdaş bir toplum olmak gibi pekçok toplumsal ve sosyal sorunlarımızı aşmada her zorlandığımızda kolaya kaçmaya çalışan bir yaklaşım sergiliyoruz. Bilgi kavramı da bu sırada umut bağlanan sihirli bir değnek. Bu herşeyin başı eğitim demek gibi kimsenin karşı çıkamayacağı bir genelleme. Ama bir yarar getiriyor mu? Herşeyi bir bütün içinde tutarlı yapmadıkça sonuç elde edilemeyeceği de bir başka genel doğru değil mi? Sorunlarımızın çözümünü yalnızca bir noktada bulamayacağımız çok açık değil mi? İşte bu yüzden geçmişte de pek ne anladığımız belli olmayan, belki de herkesin kendine göre bir anlam yükü yakıştırdığı bilgi gibi belirsiz soyut bir kavramı, somut işler yapmasını beklediğimiz bir bakanlığın adı içinde kullanmakta bir sakınca görmeyebiliyoruz. Bir parantez açarak şu bile söylenebilir: Bilişim teknolojilerinin kullanımı ile birlikte bilgi kavramının anlam yükünde de değişmeler/gelişmeler olmuştur. Bu konu kendi başına irdelenmesi gereken sonu belki de hiç gelmeyecek bir tartışma, araştırma, yorumlama konusudur.
Bilişim kavramının da bilgi kavramında olduğu gibi anlamsal belirsizlikler taşıdığı söylenebilir. Belki şu an için bu doğrudur, çünkü bilişim teknolojisi ile ortaya çıkan yeni olgu da böyledir zaten. Böyle olmasaydı günümüzde yaşadığımız gelişmeler yaşanmaz bilişim toplumlarından (ya da bilgi toplumlarından) söz edilmezdi. Bugün neden insanlığın yeni bir sıçramanın eşiğinde olduğundan söz ediliyor? İnsanlık birikim sağlaya sağlaya bugünlere geldi ve bilişim teknolojisi dediğimiz temeli insan aklının makineleşmesine dayanan bir gelişmeyi yakaladığı için şimdiye kadar olanlar ile bir tutulamayacak bir sıçramayı yapmak üzere. Biz insan birikiminin önemli bir aşaması olan ve matbaa ile yıllar önce başlamış bilgi toplumlarına geçmişte ayak uyduramamış olmanın nerdeyse ezikliği ile bu açığımızı şimdi kapatmaya çalışıyor gibi davranıyoruz. Bu konuda kafa yoranlardan ve taraf olanlardan bir ricamda bulunmak zorundayız. Lütfen kendi başına Bilişim Bakanlığı demesinler, Bilişim Toplumu Bakanlığı desinler ki ileri sürdükleri savlara bizim de katıldığımız iyice belli olsun. Kasıtlı olarak Bilişim Bakanlığı denirse o zaman herkes bu kadar akıl karışıklığı içinde bir sektörün bakanlığını anlar ve hemencecik haklı çıkarlar!
Konu kendi dar çevremizde sözcüklere takılıp bu kadar tartışıyoruz da neden acaba Hükümetin önerisi olan bakanlık adı üzerinde hiç durmuyoruz? Belli ki bilişim kavramı anlaşılmadığı için ya da anlaşılmayacağından korkulduğu için yeni kurulması düşünülen bakanlığa "Bilgi Toplumu, Tanıtma ve Enformasyon Bakanlığı" adı verilmeye çalışılıyor. Neden kendi başına "Bilgi Toplumu Bakanlığı" değil? Tanıtma ve Enformasyon "Bilgi Toplumu" kavramının geniş tanımı içinde zaten içerilmiyor mu? Hele Kültür ve Turizm Bakanlığının kapatılması ile ortada kalacak sorumlulukları da bu yeni bakanlığın asli görevleri gibi görecek olmasının yaratacağı sakıncalar daha büyük değil mi?
Bilişim toplumu ile ilgili olarak yapılan bakanlık tartışmalarının sonunda edindiğimiz genel izlenim doğrudan Başbakan'ın kendisi ve bakanlarının bilişimci kafası taşımadan gerçek bir sıçramayı toplum olarak yapamayacağımız noktasına bizi getiriyor. Acaba bundan sonrası için ne kadar umutlu olabiliriz?
Ersin TÖRECİ
ersin.toreci@hacettepe.edu.tr