Cep Telefonlarının gücü
İnsanlığın evrimi açısından bakıldığında cep telefonlarının gücü hakkında birşeyler okumak ister misiniz? İnsanlar arasındaki iletişim nasıl başladı bilemiyoruz ama nasıl gelişeceği hakkında Bilim-Teknik tadında bir yazı okuyabiliyoruz.
Milyarlarca yıl önce yeryüzünde yaşam başladığından bu güne evrim sürecini biçimleyen iki önemli faktör etkisini hiç yitirmeden süregelmiştir.
- Fiziksel yakınlık her zaman organizmaların etkileşimli ilişkilerini başlatmak ve sürdürmek için bir ön koşul olmuştur.
- Yerleşik düzen içindeki mekanlar, birlikte yaşama ve iletişimi çok daha gelişmiş düzeylere çıkartmak için hep gerekli unsurlar olarak kalmıştır.
Söz konusu koşullardan birincisini ele aldığımızda, fiziksel ortamlar değiştiğinde yaşam biçimlerinde de buna bağlı olarak sapmalar olacağı işaret edilmektedir. Bir başka deyişle, bulunulan mekanlar, soy, tür ve bunlara ilişkin sosyo-ekonomik özellikler arasında sıkı bir ilişki vardır. Bu ilişkinin insanoğlundaki yansımasına bakarsak ırk, dil, etnik aidiyet ve coğrafyasal farklılıklara bağlı olarak ortaya çıkan daha pek çok başkalaşım ile klüpler, dernekler vb ile sosyal anlamda birarada olma duyarlılığı ve bireysel psikolojik gereksinimlerin giderilmesi önem kazanır.
İkinci kısıtlama ise uzun süre aynı ortamda birarada yaşamak zorunda kalan organizmaların arasında birbirlerine bağımlılıklarının üst düzeyde gelişmesi ve gözlemsel olarak kolayca farkına varılan yazılmamış kuralların varlığına dayanır.
Sözü ettiğimiz etkileşim sürü psikolojisi adı altında tanımlanır ve tipik olarak özgürce sürüler halinde hareket eden antiloplar, kuşlar, balıklarda da görülür. Ancak bu tür canlılarda segment yapısı olarak basit bir sistemle karşılaşırız. Oysa, kovan arıları, karıncalar ya da şempanzeler gibi daha gelişmiş canlı topluluklarında durum çok daha farklı olabilir.
İnsanlar açısından göçebe ya da yerleşik toplumları ele aldığımızda da ayrım yapmaksızın aynı kuralların geçerli olduğu gerçeğine ulaşırız. Cilalı taş devrinde başlayan göçebelikten yerleşik düzene geçip tarımla uğraşabilmek için çok karmaşık organizasyonel yapılara ve bu organizasyonlarda çok farklılaşmış mesleki rollerin üstlenilmesine gereksinim duyuldu . Ancak bu sayede eski Mısır, Mezopotamya ve Hindistan�da çiftçiler sulu tarım ile daha üst düzey uygarlıklara sıçrama yapabildi.
Bu günlere geldiğimizde, endüstrileşmiş toplumların ortaya çıkmasına neden/sonuç olan çok grift yapılarla organize olmuş üretim kaynakları ve nüfus yoğun yerleşim birimleri gösteriyor ki; daha karmaşık sosyal yapılanmalara geçiş hala durağan yerleşkelerdeki (köyler, kasabalar, şehirler vb.) bireylerin fiziksel olarak birbirlerine yakınlığı ile doğrudan ilintilidir.
Bu tür fiziki özelliklerin kısıtlayıcı etkileri biyolojik ve sosyo-kültürel evrimde görülen ilerlemelere parallel olarak çoğalır. Çünkü, aynı evrimsel sürecin içinde ortaya çıkan sonuçlar zaman zaman birbiriyle çatışır. Örneğin, bir yanda mekan olarak yerdeğiştirme (mobility)�nin kolaylaşması, öte yandan iletişim olanaklarının inanılmaz biçimde artması gibi.
Hayvan ve insanların birbirlerine yakın olma ile birlikte bir takım iletişim araçlarına gereksinim duymaları, yaşamlarını sürdürebilmek ve bulundukları ortam ile etkin biçimde bütünleşebilmek için çok değerli bir yeteneği, bir yerde sürekli kalmama eğilimini bir başka deyişle hareket edebilme yetisini kullanmalarına neden olur. Aslında, iki kaçınılmaz gerçek açısından bakıldığında hareket yetisininin fonksiyonel önemi yeteri kadar görülemeyebilse de bunlar:
a) hareket ederken, iletişim olanakları en aza iner ya da tümüyle ortadan kalkar.
b) bedensel olarak bir mekandan başka bir mekana gidildiğinde yerleşik olarak orada ikamet edilse bile, yaratılan mekanlar arası uzaklıklar iletişimsel ilişkilerin sürdürülmesine elverişli değildir.
biçiminde açıklanabilir.
Bu ikilemin sonucu olarak zor da olsa bir uzlaşma bulunması kaçınılmazdır. Örneğin,
· İletişimini sürdürmek isteyen grubun bireyleri topluca hareket eder, böylece grup içi iletişimi sürdürmek mümkün olur.
· Bireyler belli bir yere toplaştığında oldukça seyrek gerçekleşen durumlar için iletişim sınırlandırılır.
· İletişim kodları standart hale getirilir ve mesajlar hareket etmenin sonucunda ortaya çıkan mekansal dağınıklığa bağlı olarak basitleştirilir.
İnsanlar, iletişimde ortaya çıkabilecek uyumsuzlukları hayvanlara göre daha büyük çapta algılarlar ve reaksiyon gösterirler. Çünkü ;
a) konuşabildiklerinden iletişim yetileri çok daha fazla gelişmiştir.
b) mekansal olarak yer değiştirdiklerinde üst düzeyde gelişmiş olan kültürel uyum sağlama özelliklerini kullanırlar. Bu yüzden yontma taş devrinden buyana yerkürenin hemen her yerine dağılabilmişlerdir.
c) İleri tekniğe dayalı nakil araçlarından yararlanarak hareket yetilerini sonuna dek kullanma olanağı bulmuşlardır. Böylece sözü edilen ilkelerin kısıtlayıcı etkileri çok büyük olur.
Nüfus yoğun mekanların (apartmanlar, iş merkezleri vb.) artışıyla birbirine çok yaklaşan kişiler arasındaki iletişim kolaylaşmıştır. Sevgisini gösterme, bir yere ait olma ya da kendini ifade edebilme duygularının baskın olduğu durumlarda insanlar daha çok iletişim olanağı aramaktadır. Diğer yandan ulaşım olanaklarının sonucu iletişim aksamaktadır . Örneğin araba kullanıyorken, uçak ya da gemiyle seyahat ediyorken kimi teknik kısıtlamalar ya da engellemeler insanların iletişimlerine ara vermelerine neden olmaktadır.
Modern toplumlarda bireyler mekansal ve sosyal uzaklıklar arasındaki sürekli ve önemli uyumsuzluklar arasında kalan yaşam koşullarıyla birlikte yaşamaya alışmışlardır. Bir tarafta, kendilerinden çok çok farklı diğer insanlarla mekan olarak (örneğin kalabalık şehirlerde, mağazalarda, otobüslerde) fiziksel anlamda çok yakın olmayı tolere ediyorken, öte yandan çok sevdiklerinden, iş arkadaşlarından çok çok uzaklara gitmeyi de göze alabiliyorlar. Bu ancak telefon ile kurulan iletişimle açıklanabilir. Telli telefonlara baktığımızda fiziksel yakınlığa bağlı zorunlulukların bir anlamda kalktığını düşünebiliriz. Ancak, yine de iletişimimizi sürdürebilmek için belirli yerlerde bulunmanız gerekir. Hele hareket halindeyken yüz yüze iletişim sağlamak istiyorsanız aynı anda aynı yerde (örneğin aynı tren kompartımanında ) bulunmanız gerekirken, uzaktaki birinin arayıp size ulaşabilmesi için evinizde ya da ofisinizde beklemenizden başka yolunuz yoktur.
Kablosuz iletişim teknolojilerinin temeli mekanınızı değiştirseniz bile iletişimi sürdürebilmeniz için geliştirilmiş icatlara dayanır. Gözden kaçırılmaması gereken, hareket etme yeteneği yalnızca cep telefonunuzu yanınıza alıp gitmekle gerçekleştirilebiliyor olmasıdır. Oysa asıl iletişim altyapısı (örneğin antenler, santraller, şehirlerarası iletişim kabloları vb.) durağan olarak hep aynı yerde bulunur ve sınırlı sayıdaki kurum, kuruluş ve kişi tarafından denetlenir.
Geniş anlamda evrimsel gelişmeden bakarak ele alındığında mobil telefonların önemi iletişim kurmak isteyen insanları fiziksel anlamda yakın olma zorunluluğundan ya da mekan olarak uzakta iletişimsiz kalma kısıtlamalarından aynı anda kurtulmanın verdiği güçle
donatmaktan kaynaklanmaktadır.
Derin köklü ve evrensel ihtiyaçlara karşılık olarak mobil iletişimin tüm dünyada şimşek hızıyla yaygınlaşması bir sürpriz yaratmamıştır. Gerçekten, geçmişte de icat edilmiş olsaydı kültürel ve sosyo-ekonomik koşullar ne olursa olsun bütün toplumlar üzerinde aynı etkiyi göstereceği varsayımı yapılabilir.