Durdurun Amatörlüğü İnecek Var
Enterferans sorununa devam…
Bu sefer kara mizah sözkonusu. Hanımın biri çıkıyor " Falanca bana tecavüz etti " veya " Filanca benim
ırzıma geçti" diye şikayette bulunuyor. Derhal o falanca veya filanca
bulunuyor, " Yaptın mı?.. Yapmadım… Yapmışsındır… Mahkemede
anlaşılır…" hay-huy'larıyla apar-topar paketlenip yargı önüne çıkarılmak
üzere doğru cezaevine postalanıyor. Ülkemizde, yargı sisteminin,
yığılmalardan dolayı yavaş işlemesi hepimizin bildiği bir sorundur. Ancak
tutuklu yargılananların bu hususta bir şansları var. Artık şans mı,
ayrıcalık mı o ayrı bir konu. Kanun, tutuklu yargılananların 1 ay içinde
yargı önüne çıkarılmalarını öngörüyor. Yargı da yığılmalardan dolayı sanığı
en erken 30 ncu günü karşısına alıyor ve soruyor;
— Sen bu hanıma isteği dışında tecavüz etmişsin.
— Hayır efendim, ben böyle bir şey yapmadım.
— Bak hanım, sanık "böyle bir şey yapmadım" diyor. Sen ne diyorsun?
— Hayır, yapmadı efendim.
— Yahu nasıl olur? 1 ay önce "yaptı" diye şikayet etmişsin, adamı içeri
attırmışsın, şimdide yapmadı diyorsun.
— Efendim, ben bunu öbür mahalleden tanırım. Bütün çabalarıma rağmen
bana ilgi göstermedi. Ben de o esnada sinirlendim ve böyle bir şikayetle
intikam almak istedim.
— ….
Bu olay gerçekten yaşandı. Bunun gibi yüzlerce gerçek olay yaşandı ve
yaşanacak da… Aslında bunlar birer istisna olarak yorumlanır. Ama istina
da olsa yatılan 30'ar gün hapisin geri dönüşü mümkün değildir. Hukuk, bazı
istisnai durumlar için bir kavram geliştirmiştir. " Suçsuzu mahkum
etmektense suçluyu beraat ettirmek " Bu kavram benimsenmiş ve
yerleşmiştir.
Şimdi, "Bütün bunların Amatör Radyoculukla ne ilgisi var?" diye
soracaksınız. Hiçbir ilgisi yok efendim. Ben bu satırları siz okurlarımı
etkilemek, ön yargı oluşturmak, şartlandırarak yöneltmek amacıyla yazdım.
Medya bunu çeşitli yöntemlerle veya kamufle edilmiş bir şekilde her zaman
yapıyor. Ben kamufle veya yöntem kullanmıyorum. Bariz bir biçimde
yapıyorum.
Artık konumuza geçebiliriz.
Bir amatör enterferansa sebep olduğunun farkına varamaz. Olayı ilk
farkeden ve etkilerini yaşayan " komşu " dur. Ancak, maruz kaldığı
enterferans televizyonunda sadece görüntü bozukluğuna sebep oluyorsa
nedenini anlamak için her yöntemi dener. Sorunu bulur veya hiçbir zaman
bulamaz. Fakat enterferans, televizyonunda audio frekans olarak açığa
çıkıyorsa, konuşmasından ve ses tanınmasından enterferansın kaynağını
derhal tesbit eder. İlk anda olaya ilgiyle yaklaşır. Zira komşusunun
konuşmalarını onun haberi olmadan dinleyebilmektedir. Bu ilgi ikinci
aşamada kafasında bir takım garip projeler yaratır. Polisi dinleme
merakıyla telsiz edinme veya amatör olma çabasında olanlar gibi bu
kez konuşmaları "Acaba bir dedikodu yakalar mıyım?" heyecanıyla
izlemeye başlar. Bir süre sonra da komşusunun konuşmalarının hep
aynı şeyler olduğunu farkeder. Artık onun için hiçbir ilginç yanı yoktur
ve hatta zaman içinde gittikçe de sıkıcı olmaya başlar. İşte bu aşamada
birdenbire televizyonunu rahat seyredemediğini farketme
başarısına ulaşır. Oysa malum bir sifreli kanal yayınını enterferans olarak
kendisine sunsanız aylarca gıkını çıkarmadığı gibi daha net alabilmenin
çarelerini dahi aramaya başlar. Sonunda umduğunu bulamamanın
hırçınlığıyla komşusuna durumu açıklar. Amatör hiç beklemediği bu
uyarı karşısında önce şaşırır. "Birdenbire nereden çıktı şimdi bu?
Daha önce böyle bir sorun yoktu" mırıltılarıyla bir şeyler yapması
gerektiğini düşünür. Ama öncelikle RF kaçağı mı yoksa harmonik mi
olduğunu anlaması gerekir. Teknik imkansızlıklar veya yakın destek
bulamaması bir haftalık zaman kaybına neden olur.
Bir ay boyunca enterferanstan zevk alan komşunun ise artık bir gün dahi
sabrı yoktur. Komşunun sabrı taşdıkça amatörün de istasyonuna karşı
soğukluğu başlar. Bu durumdan kendisi daha fazla huzursuz olmaya
başlamıştır. İşin ilginç yanı enterferansa maruz kalan komşu konuya hiçbir
zaman "Birlikte bu sorunu nasıl çözümleriz acaba?" diye yaklaşmaz.
Her fırsat bulduğunda ülkenin siyasi ve ekonomik durumunu üstüne
vazife olmadığı halde komşusuyla masaya yatırıp, hükümetler devirip,
hükümetler kuran, modeller çizen komşu şimdi kapısının arkasına
saklanarak taciz yöntemlerine başvurmaktadır. Artık olay üzüm yemekten
çıkmış bağcı dövmeye yönelmiştir. Hava şartlarından veya propagasyonun
olumsuz etkisinden dolayı televizyonundaki görüntünün biraz bozulmasını
bile komşusundan bilmektedir. Amatör bu işi çözümleyene kadar
frekanslarda dinlemede kalmaya karar vermiştir. Fakat o da ne?
Pasifik-Micronezya'dan bir CQ çağrısı geliyor.
Böyle bir DX pileup olmadan onu yakalamalı. İşte oldu.
QSL infolar alındı ve QSO bitti. Şimdide kapının zili çalıyor. Komşu artık
kavga etmeye gelmiştir. Apartman merdivenlerinde yüksek seslerle
başlayan enterferans tartışması bir-iki dakika içinde yüksek sesle müzik
dinlemek, gece çok gürültü yapmak, balkondan halı silkelemek, çocukların
oyun anlaşmazlıkları gibi garip, düzeysiz tartışmalara dönüşmüştür.
Yazımın bu aşamasında çağrı işareti bende saklı bir amatör arkadaşımızın
başına gelenlerle devam etmek istiyorum.
Bu arkadaşımız 10 daireli bir apartmanda oturmaktadır. Enterferansa maruz
kalan komşu diğer daireleride olayın içine çekmek ve onlardan da destek
almak için mekan olarak merdivenleri seçmiştir. Ortaya, TGM'nin hiçbir
zaman üzerinde durmadığı bir sonuç çıkar. Diğer daireler enterferanstan
etkilenmemektedir. Görüyor musunuz şu enterferansın yediği naneyi?
O kadar televizyon varken gidiyor içlerinden sadece bir tanesine burnunu
sokuyor. Sonuç olarak karşılıklı tehditler ve restleşmelerle kapılar kapatılıyor.
20 dakika sonra bizim amatörün kapısı gecenin bir vakti tekrar çalınıyor.
Bu sefer karşısına karakoldan gelen bir polis memuru çıkıyor ve
hakkında şikayet olduğunu söylüyor. Bu da bir şans, Yoksa bir tek kelime
dahi ettirmeden, yasal haklarını hatırlatmadan, kelepçeleri vurduğu gibi
sabaha kadar karakolda özel konuk statüsünde ağırlamak üzere
götürebilirdi de. Amatörümüz belgelerini polis memuruna ibraz ettikten
sonra bu kez de mahkeme kuruluyor. Polis memurunun tarafsız olarak
yürüttüğü yargılamada madur, enterferans dışında bütün şikayetlerini dile
getirmesine rağmen sanık amatör beraat ediyor. Mahkeme koridorlarında
yaşananlar, karardan sonra merdiven boşluğunda da yaşanıyor ve
madurun kızı devreye giriyor.
— Hiç biriniz beceremediniz, onun hakkından ben geleceğim!
tehditlerini savurmaya başlıyor. Bir süre sonrada bunun stratejisini
hazırlamak üzere evine çekilirken olaya kapanmış gözü ile bakılıyor.
Amatör arkadaşımıza önemli bir tavsiyede bulundum. Merdivenlerde dahi
olsa o kızla yanlızken karşılaşma ve bir yerde bulunma. O inerken sen
çıkarken merdiven sahanlı
ğında karşılaştığınız an birden kendi üstünü
başını paralayıp " Yetişin, bana tecavüz ediyor! " diye bağırmaya başlarsa
yapabileceğin hiç bir şey yok. Bunu anlatabilmek için 30 gün hapis yatmak
zorundasın. 30 gün hapisten sonra bunu söyleyebilirsin ama gerçekten
yapmadığını kanıtlayamazsın. Arkasından kaç gün gelir onu yargıca
sormak lazım.
İşte bir insanın, bir amatörün yaşamı nasıl karartılabiliyor hep birlikte
izledik ve konuyu kapattık.
Amatör olduğumuzdan veya en azından ruhsat ve lisans güncellemek için
hepimiz TGM ile ilişki içersindeyiz. Şu bir gerçek ki; tüm amatörler TGM'yi
sanki "Baba"ları gibi görür. Amatörleri 7 denizlerde seyir eden gemiler
varsayarsak TGM adeta onların "Liman"ıdır. Ruhsat güncellemek üzere
TGM'de bulunduğum bir sırada (ki 2 senede 3 kez bulundum) istemeden tek
bir telefon konuşmasına kulak misafiri oldum.
— Beyefendi hakkınızda bir şikayet var.
— …
— Telsiziniz komşunuzun televizyon görüntüsünü bozuyormuş, bunu giderin.
— …
— Sorunun neden kaynaklandığı beni ilgilendirmez.
— …
— Biz oraya gelemeyiz. Biz oraya gelirsek ruhsatınızı iptal etmek için geliriz.
— …
— Kişisel sorunlardan ileri gelen bir olaya biz taraf olamayız.
— …
— Biz oraya gelemeyiz.
Bu görüşmeden son derece etkilendim. Karşı taraftaki amatörün neler
söylediğini duymuyordum. Bu nedenden bir yargı yapamazdım.
Beni olumsuz etkileyen TGM'nin yaklaşım tarzıydı. Bu şartlar altında
amatörlük mümkün değildi. Bir an lisansımı ve ruhsatımı iade ederek bu
işi bıraktığımı söylemek istedim.
Ama "Neden?" sorusunu yanıtlayabilmek için konuyu tam bilmem
gerekiyordu.
— Konunun ne olduğunu bilmiyorum ama biraz evvel yaptığınız telefon
konuşmasını hiç duymamak isterdim. Son derece olumsuz etkilendim.
— Niçin? Biz görevimizi yapıyoruz.
— Görevinizin böyle bir yaklaşım gerektirdiğini sanmıyorum.
— Adam öyle bir şikayet dilekçesi yazmış ki; okusanız ağlarsınız.
— Peki amatör arkadaş ne söylüyor.
— "Benim tüm sistemim tekniğine uygun gelin denetleyin" diyor.
— Peki niçin denetlemek istemiyorsunuz?
— Personel olarak zaten ancak buraya yetişebiliyoruz.
— Bu daha kötü. Anladığım kadarıyla amatör arkadaşımızın ipi enterferanstan
ziyade oraya gidemediğiniz için çekiliyor.
— Hayır öyle bir şey söylemek istemedim.
— Öyleyse bir gün gelecek benim ipim de böyle çekilecek.
— …
— Merak ettim. Bu amatör arkadaş kimdi? (Belki CB'cidir diye kendimi
avutacağım)
— TA….
— Olamaz! Hem arkadaşı çok iyi tanıyorum, hem olayı çok iyi biliyorum.
— Tanıyor musunuz?
— Evet, bu arkadaşımızla anlaşamayan hiç kimseyle anlaşamaz.
— Onu bilemem.
— Hiç değilse ben şunu anladım. Bu şartlarda amatörlük yapılmaz.
— …
Evet, bu şartlarda amatörlük yapılmaz. Bu şartlar devam ettiği sürece
gerçek amatörler tek tek çekilecektir. TGM, CB'den devşirme amatörlerle
başbaşa kalacak, dünyada ülkeyi onlarla temsil edebilmenin çabası içinden
kurtulamayacaktır.
Elimdeki 1998 TA callbook'a bakıyorum. Ülkemizdeki amatörlerin illere göre
dağılımı ve en altta Türkiye geneli var. Rakamlara bir göz atalım.
A sınıfı lisanslılar 660 OM 34 YL toplam 694
B sınıfı lisanslılar 33 OM 3 YL toplam 36
C sınıfı lisanslılar 1450 OM 262 YL toplam 2442
Siz ülkede bu kadar Radyo Amatörü mü var sanıyorsunuz? İstatistikleri
severim. Anlam çıkarabilene istatistikler tez bile yazdırır.
Bir başka başlık altında buluşmak üzere kalın sağlıcakla.