Evrensel Işık
Bill Gates’in son kitabından hareketle bir ufuk turuna ne dersiniz?
Dijital sinir sistemleri üzerine bir yazı, sürükleyici ve uzun, en iyisi önce yazıcınızdan bastırıp öyle okumak.
Sevgili Amatör arkadaşlarım ve Işık dostlarım, bu ayki yazı konumun başlığından da anlayacağınız gibi dünyanın en zengin ve en çok tanınan kişisi olan Bill Gates’in son kitabından bahsetmek istiyorum.
Dünya ile aynı anda Türk okurlarına sunulan kitap, bu yazı yayınlandığı anda yaklaşık 1 haftalık geçmişe sahip olacak. Ben de bir Bilişimci olarak merakla kitabı okudum ve kendi görüş ve düşüncelerimi de katarak bu kitaptan bazı alıntılar yapmaya karar verdim. Bunlar için Bill Gates ile bir sorun yaşamayacağımı tahmin ediyorum, çünkü aşağı yukarı kitabının bir özetini de Internet’te http://www.speed-of-thought.com adresinden görebiliyorsunuz. Zaten bu yazıyı okuyanlara da kitabın aslını almalarını ve orada verilen yaşanmış hayat hikayelerinden faydalanmalarını öneririm. Fakat size küçük bir uyarı yapmayı Internet etiği çerçevesinde gerekli
görüyorum. Bu yazı uzun bir yazıdır ve eğer yeteri kadar zamanınız ve sabrınız yoksa burada okumayı bırakabilirsiniz. Seçim size kalmış. Aslında iki bölüm halinde vermeyi planladığım bu yazı, bilgi bütünlüğünü
bozmamak ve olayların sıcağı sıcağına aktarılması gerektiğini düşündüğüm için tekmil-i birden sunulmuştur.
Bundan kısa bir süre önce de yine Bill Gates(B.G) in ilk kitabı olan “The Road Ahead-1995” (Önümüzdeki Yol) okumuştum. B.G. yaptıkları veya şu ana kadar takındığı tavırlar nedeniyle pek çok kişinin antipatisini
kazanmış bir kişiydi. Hatta biz Bilişimciler içinde de onu veya kurmuş olduğu dev şirket Microsoft’u sevmeyen birçok insan vardır. Fakat son zamanlarda gerek Microsoft, gerekse B.G. daha farklı bir tutum içine girdi. Yaklaşımlarındaki değişimler de olumlu etkiler yaratmaya başladı. Özellikle B.G. in çıkarmış olduğu 2 kitap ile kamuoyunun önündeki imajını büyük ölçüde değiştirdiğini söyleyebiliriz. Sanırım son kitabının yankıları da oldukça ses getirecek. Kitabın hitap ettiği kesimi soracak olursanız; bence bilgisayar sektörü ile doğrudan veya dolaylı ilgilenen veya ilgilenecek herkes diyerek çok geniş bir tanım yapabilirim. Kitap, Doğan Kitapçılık Yayınlarında “Dijital Sinir Sistemiyle Düşünce Hızında Çalışmak” adı altında 1. baskısı Mart-1999 tarihinde yayınlanmıştır. Orjinal adı Business@The Speed of Thought‘dur.
B.G. bu kitabı ile teknolojinin çok yakın bir zamanda insan ilişkilerini, ticareti, kültürel anlayışımızı, eğitimi nasıl değiştireceğini anlatıyor. Bu gelişimleri ve değişimleri aslında bizler de çok net bir şekilde son 3 senedir yaşıyoruz. Fakat çoğumuz bu gelişim içinde nerede ve ne şekilde yer alacağımız bilemediğimiz için yararlanacağımız teknolojiyi yanlış yönlendiriyor veya verimsiz kullanıyoruz. Tamamiyle eğitim ile ilgili bu sorunu ise sadece bizler gibi gelişmekte olan ülkeler değil tüm ülkeler yaşıyor. Özellikle Internet dalgası, adeta onunla sörf yapanları bile içine alıp devirecek kadar büyük ve hızlı geliyor. Dalganın büyüklüğü başta Microsoft olmak üzere dünya devi bilgisayar şirketlerini çok ciddi bir şekilde etkileyebiliyor. Bu şirketler ya sörf tahtasına atlayıp gerekli manevralarını yapacaklar, ya da dalganın altında kaybolup gideceklerdir. Teknolojik gelişimin tahmin edilebilmesi
için özellikle 90’lı yılların başından bugünlere bakmak gerekiyor. Internet, ticari anlamda 1993 yılında etkinliğini göstermeye başlamasıyla birlikte yepyeni kavramlar ve yaşam tarzları ortaya çıkmaya başladı. 1994 yılı Microsoft’un Internet konusunda atılıma başladığı yıldır. Dünya ile entegre olmaya başlayan ülkemiz ise treni bu sefer son vagonundan da olsa yakalamayı başardı ve 1996 yılında ticari anlamda Internet hizmetleri yaygınlaşmaya başladı. Internet Servis Sağlayıcılığındaki gelişmeler ve basının konuya ilgisi ile bu dalga hızla büyüdü. Ben 1996 yılında Internet ile tanıştıktıktan kısa bir süre sonra bunun insan kültürüne damgasını vuracak son yüzyılın devrimi olduğunu düşündüm. Aynı düşünceleri B.G. de son kitabında dile getirmiş; olayı sadece Internet olarak da almayıp, bilgisayar ve iletişim teknolojilerindeki gelişmeler ve hatta bu teknolojilerin kullanıldığı her türlü elektrikli cihazı da düşünmek gerektiğinden bahsetmiş. Ülkemizden çok basit bir örnek verecek olursak; bundan 4 sene evvel cep telefonları sadece çok zengin iş adamlarının kullanabildiği cihazlardı. Bugün ise bir özel ilkokula gittiğinizde sınıfın yarısında cep telefonu olduğunu şaşkınlıkla görürsünüz. Bu teknolojinin hem ne kadar hızlı ilerlediğinin hem de ne kadar ucuzladığının bir göstergesidir. Fakat cep telefonlarının bu kadar popüler olmasına karşılık PC ve Internet konusunda atmamız gereken adımları atmadığımızı da söylemeliyiz. Şimdi Evrensel Işığımızı B.G. in kitabına yansıtalım ve Dijital Sinir Sistemi üzerinde, Düşünce Hızıyla bir sörf yapalım.
Önce Dijital Sinir Sistemi(DSS) kavramına açıklık getirelim. “DSS, insan sinir siteminin şirket seviyesindeki dijital karşılığıdır ve kuruluşun doğru yerlerine doğru zamanda iyi yapılanmış bilgi akışını sağlar. DSS, bir şirketin çevresini algılayabilmesi ve gerekli tepkileri gösterebilmesin, rakiplerin yol açtığı tehlikeleri ve müşterilerin ihtiyaçlarının belirlenmesini, gerekli kararların gerektiği zaman alınabilmesini sağlayan dijital proseslerden(süreçlerden) oluşur. Herhangi bir şirket üç temel unsurunu; müşteri/iş ortaklığı ilişkilerini, çalışanlarını ve proseslerini DSS ile değiştirebilir.”(B.G)
Bir diğer kavramda “Web tarzı çalışma” veya “Web tarzı yaşam” dır. Bugün sadece Internet’e bağlı PC’miz üzerinden ulaşabildiğimiz Web bilgilerine gelecekte taşınabilir dijital araçlar üzerinden her zaman ulaşabileceğiz. Dijital formatta çalışan metin, sayı, ses, fotoğraf, video cihazları piyasaya çıkacak ve biz dünya ile sürekli iletişim halinde olacağız. Eski teknolojinin yerini alacak bu gelişmeler ile işlerimizi çok hızlandıracağız ve bu bize yeni bir yaşam tarzı getirecek. İşte bu tarza “Web tarzı yaşam” denecek. Bu yaşam, ticaretin bütün ayrıntılarını değiştireceği için bilgi ve işletme yönetimlerini de değiştirmek durumunda olacaktır. B.G. dijital bilgi akışının şirketin
ayrılmaz bir parçası olması gerektiğini söylüyor ve 12 öneride bulunuyor:
Bilgi işleri için:
1-Gelişmelere derhal tepki verebilmek için şirket içi bütün bilgilerin e-posta üzerinden verilmesinde ısrar edin.
2-Trendler belirlemede ve bulgularınızı başkalarıyla paylaşmada, < br /> satış verilerini on-line değerlendirin.
3-PC’leri işinizin analizi için kullanın; bilgi işçilerinizi ürünler, hizmetler ve kârlılık konularında daha yüksek seviyede düşünce üretmeye yönlendirin.
4-Dünya üzerinde nerede bulunursa bulunsunlar, bilgiyi paylaşabilecek ve gerçek zamanda birbirlerinin düşüncelerini geliştirebilecek sanal ekipler oluşturmada dijital araçlar kullanın. Şirket geçmişiyle ilgili bilgilerin kullanıma sunulabilmesi için dijital sistemlerden yararlanın.
5-Her türlü kağıtlı prosesi dijital proseslere dönüştürün, şirket içi darboğazları giderin, daha değerli görevler yapmaları için bilgi işçilerinize ek zaman sağlayın.
Şirket faaliyetleri için:
6-Tekrarlanan küçük görevleri, bilgi işçisinin becerilerinden yararlanabileceğiniz katma değerli işlere dönüştürmek üzere
dijital araçlar kullanın.
7-Dijital bir bilgi devresi oluşturun, üretim proseslerinizin verimini, üretilen mal ve hizmetlerin kalitesini arttırın. Bütün temel ölçüler her çalışanın erişiminde olmalıdır.
8-Müşteri şikayetlerini, bir ürünü ya da hizmeti iyileştirebilecek kişilere hemen ulaştırabilmek için dijital sistemlerden yararlanın.
9-İşinizin yapısını ve işinizin çevresindeki sınırları yeniden belirlemede dijital iletişimden yararlanın. Müşteri isteklerine bağlı olarak ya daha büyük ve mesafeli ya da daha küçük ve içli dışlı olun.
Ticaret için:
10-Bilgi alın zaman kazanın. Üretim zamanınızı kısaltmak için size mal ve hizmet sağlayanlarla dijital işlemler gerçekleştirin, her iş prosesini “tam zamanında teslimat” a uyarlayın.
11-Müşteri ilişkilerinde aracıları kaldırabilmek için satışlarınızı ve hizmetlerinizi dijital ortamda gerçekleştirin. Eğer aracı sizseniz, yaptıklarınıza değer katmak için dijital araçlar kullanınız.
12-Müşteri sorunlarının çözümü için, dijital araçlardan yararlanın; kişisel ilişkiyi daha önemli, daha karmaşık müşteri ihtiyaçlarına cevap vermek için kullanın.
“Gelecek on yılın başarılı firmaları, çalışma şekillerini yeniden biçimlendirmek için dijital araçlardan yararlananlar olacak. Bu şirketler hızla karar alacaklar, etkili çalışacaklar ve müşterileriyle doğrudan ilişki kuracaklar. Dijitalleşme sizi, eski çalışma yöntemlerini yerle bir edecek bir şok dalgasının tepesine oturtacak.”(B.G)
İşte kitabın özeti yukarıdaki 12 madde ve son paragrafta verilmekte. Bundan sonrası ise bu maddelerin açıklandığı bölümler şeklindedir. Eğer sıkılmadıysanız sörf yapmaya devam edebiliriz.
Burada B.G. bilgi akışının bir şirketin can damarı olduğundan bahsediyor. Fakat bilgi akışının ne şekilde tanımlandığı burada önem kazanıyor. Düşünme ve işbirliği bilgisayar teknolojisi ile desteklendiğinde ortaya DSS çıkıyor. DSS, bilgi işçilerinin daha iyi kararlar almasını kolaylaştıracak gelişmiş dijital proseslerden oluşmaktadır. Geleneksel iş yaşamında sadece üst düzey yöneticilerin sahip olması gerektiği düşünülen bilgilerin artık orta düzey yöneticilere ve hatta daha alt düzeyde olup fikir geliştirebilecek personele de açılması gerekmektedir. Günümüzün bilgisayar ağları bilgiye kolay ve masrafsız bu erişimi sağlayabilecek yapıdadır. Artık en küçük bir ayrıntı bile stratejik karar alacak mekanizma içinde bulunan personel için değerlidir.
“DSS, iş anlayışında iki önemli amaca hizmet eder: makinelerin fiziksel becerileri geliştirmesi gibi, DSS de kişilerin analiz yeteneklerini geliştirir ve kişilerin yeteneklerini bir araya getirerek kurumsal bir zeka ve toplu hareket becerisi oluşturur. Bütün bunları yerli yerine oturtursak: DSS bireysel kusursuzluğu müşteri yararına kurumsal kusursuzluğa dönüştürmeyi amaçlar. Bilgilerin şirketinizin içinde insan düşünceleri kadar hızlı ve kolay dolaşmaya başladığını gördüğünüz, teknolojiyi kullanarak bir grup insanı bir konu üzerinde tek bir insan kadar çabuk çalıştırabildiğinizi anladığınız gün, kusursuz bir DSS oluşturduğunuzdan emin olabilirsiniz. İşte bu, düşünce hızında iş yapmaktır.”(B.G)
Bilginin iletilmesinde ise artık kağıdın yerini tamamen dijital bilgilerin alması gerekliliğinden bahsediliyor. Hatta bu konuda üst düzey yöneticilerin ısrarlı davranmasının alt düzeydeki personeli de
etkileyeceği ve kısa sürede eski davranış tarzlarının terk edileceği vurgulanıyor. Burada verilen örnekler içinde en çarpıcı olanı ise bir yönetim kurulu başkanının üst düzey yöneticisi ile arasında geçen diyalog. Başkan yöneticiye “Mesajımı aldın mı?” diye sorar. Yönetici almadığını söyler. Başkan üsteleyerek “Sana e-posta gönderdim”. Yöneticinin cevabı ise kesin “Ben bilgisayar kullanmıyorum”. Başkanın sözü ise daha kesin “Öyleyse benden bir daha hiç haber alamayacaksın çünkü üst yöneticilere yazılı mesaj göndermem gerektiğinde sadece e-posta kullanacağım”. Ertesi gün yöneticinin masasında ağa bağlı bir PC vardı. Bu çerçeveden baktığımızda olayın tam tersinin de olabileceğini düşünmek gerekir. Fakat burada bir yöneticinin başkana aynı yaptırımı yapma gücü ne yazık ki yoktur. Bırakın bir üst düzeye bilgi akışının dijital olması gerekliliğini, birim yöneticileri arasında olması gereken dijital akışın bile bazı eskiye bağımlı yöneticiler tarafından engellendiği durumlar oluşabilmektedir. Bir iş yerinde süreç içinde bulunan birimlerin bir bölümünün kağıt, bir bölümünün dijital bilgi akışını kullanıyor olması sistemi tamamiyle bozabilecek ve gereksiz maliyetlere yol açabilecek bir durumdur. Bu nedenle dijital bilgi akışının süreç içine giren tüm birimler tarafından kullanılması ve özellikle de en başta bulunan yönetici tarafından da kullanılıyor olması gerekmektedir.
Ticarete baktığımızda Internet’in her şeyi değiştirmeye başladığını
görüyoruz. Internet’i daha yoğun biçimde kullanan tüketici sayısı gün
geçtikçe artıyor. “Dijital çağda ayakta kalmak istiyorsanız, Internet’i
yeterince tanımalı ve Web tarzı yaşamın -değişimin gerçekleşmesi yıllar
alsa da- işinize sağlayacağı katkıyı görmelisiniz. Hem kendinizin,
hem de en üst düzey yöneticilerinizin yeni teknolojileri yakından tanıması
için zaman ayırmalı, doğru politikaları işinize uygulayabilmek için gerekli
bilgiyi edinmelisiniz.”(B.G) Internet’ten etkilenmeyecek ya da Internet
kullanımının henüz başlamadığı bir iş katagorisi düşünmek güç.
On yıl içinde ilişkide olduğunuz şirketlerin çok büyük bir bölümü Internet
kullanımına geçmiş olacaktır. Geçmeyenlerin de ticaret yaşamında olup
olmayacakları ise tartışma konusu olabilir.
ABD Ticaret Bakanı William Daley “Teknoloji ekonomiyi yeniden
biçimlendiriyor, şirketleri ve tüketicileri değiştiriyor. Artık daha fazla
e-ticaretten, e-postadan, işlemden ya da e-dosyalardan söz etmek
duru
mundayız. Bütün bunlar ekonomik fırsatın “e” sidir.” Bu söz pek
çok şeyi açıklamaktadır; geleceğin ekonomisinin temeli elektronik
olacaktır. Adam Smith’in ideal piyasa fikri bugün Internet ortamında
doğrudan karşı karşıya gelen üretici ve tüketici ile gerçekleşmek
üzeredir. B.G. bunun için “sürtünmesiz kapitalizm” terimini kullanmaktadır.
Internet üzerinde oluşabilecek bu anlayış çok ilginç kavramları da
beraberinde getirmektedir. Örneğin Internet üzerinden bir şey almak
istediğinizde size almak istediğiniz ürünün fiyat karşılaştırmalarını
yapacak yazılımlar üretilmeye başlamıştır. Bu bir nevi pazarlığın elektronik
olanıdır ve alıcı-satıcı ilişkisini tersine çevirmektedir. Bu yazılımlar
karşılaştırmalı alışverişleri daha da kolaylaştıracak ve pazarlığı zahmetsiz
hale getirecektir. Bunun bizim ülkemizde kurban satışlarına kadar
yansıyıp yansımayacağını bilemiyorum, ama günün birinde kurban
pazarlığını Internet ortamında yapmaya kalkarsak ne vahim sonuçlarla
karşılaşabileceğimizi eminim B.G. bile tahmin edemez. Sürtünmesiz
kapitalizm haberine en çok üzülenler ise -işine çok yaramasa bile
pazarlık sayesinde fiyatının altında alış-veriş yapma zevkini tatmin
eden- bayanlardır sanırım. Sürtünmesiz kapitalizmin ben bizim
ülke insanlarının geleneksel alış-veriş kültürüne çok uymadığını
görüyorum. Ama uysa da uymasa da günün birinde -geleneksel
alış-veriş kültürümüzü terk ederek- bu çarkın içine girmemiz
gerekiyor. Bu yeni trend aracıları yok edeceğinden onları katma
değer üreten bir yapılanmaya yöneltecektir. Aracıların sattıkları
ürünlere yeni bir değer katamaması durumunda ise bu çarkın
dışına itileceği görülmektedir.
Elektronik ticaret geliştikçe müşterileriyle ilişkilerini sağlamlaştırmak
için Internet’in yaratıcılığından yararlananlar sadece aracılar
olmayacaktır. Daha önce müşterilerine ulaşamayan iş sahipleri
sadece Internet’e özgü hizmetler ile müşterilerine ulaşacaktır. Önemli
olan müşterilerin bu elektronik ilişkiden memnun ayrılmaları ve
arkadaşlarına önermeleridir. Ondan sonrasını Internet’in sihirli dünyasına
özgü yayılma hızı halledecektir. E-ticaret önem kazandıkça Internet
sitelerinin başlıca rakipleri gerçek mağazalar değil, Internet üzerindeki
diğer mağazalar olacaktır. Internet üzerinde Web sitesi yaratmak,
sanal mağaza açmak şirket yöneticilerinin desteklemesi gereken
yatırımlardır. Bu sitede satıştan, desteğe her türlü hizmeti çok ucuz
maliyetler ile gerçekleştirmek mümkündür. Bu sayede satış ve teknik
ekibin üzerindeki rutin tekrarlardan oluşan yükü kaldırmak ve bu
personelin daha yaratıcı faaliyetlerde kullanılması mümkün olacaktır.
Internet üzerinde bir mağaza açmak işin şekline göre değişmekle
birlikte en az 1/20 gibi dramatik oranda giderden tasarruf
sağlamaktadır. Bunu açıklayan en güzel tecrübe şöyle demekte:
“Formül oldukça basit. Daha fazla bilgi daha az stok, daha az bilgi
daha fazla stok anlamına geliyor. Artık aktiflerimizi bilgiyle
değiştirmeye başladık.”
Burada hemen ülkemizde son günlerde yaşanan bir olaydan bahsetmek
istiyorum. E-ticaret veya web sitesi oluşturma düşüncesi asla yerel
düşünce ve davranış tarzıyla yapılmamalıdır. Çünkü siz Internet ortamına
çıktığınız anda herşeyin olduğu gibi ticaretin sınırlarını da uluslararası
boyuta taşıyorsunuz. Bu nedenle çıktığınız dünyanın istediği standartları
yakalamanız ve oyunu bu dünyanın kuralları ile oynamanız beklenmektedir.
Geçen günlerde belki gurur duymamızı sağlayacak bir haber geçildi.
Bir Türk jean markası ABD de çok büyük bir başarı elde ederek
inanılmaz satış rakamlarına ulaşmış. Hatta siparişlerin
yetiştirilememesinden korkuluyormuş. Yıllarca yabancı jean
pantolonlar peşinde koşan bizler için doğal olarak sevindirici
bir haber olması gerekiyor, fakat bir de işin e-ticaret boyutuna
bakalım. Bu firma bir Web sitesi açmış ve e-posta adresi vermiş.
Bu adrese özellikle ABD den bir sürü mesaj bırakılmış. Fakat web
sitesi sadece Türkçe, sipariş imkanı yok, bayilerin adresleri yok,
tanıtım yetersiz. Gelen mesajlarda da belirtilen tüm bu olumsuzlukların,
kendini dünya pazarına sokmaya çalışan firmamız tarafından en kısa
süre içinde düzeltileceğini umuyorum. Yoksa bu firma gerçek dünyada
kazandığı başarıyı sanal dünyada yakalayamadığı için pazar kaybına
uğrayacaktır. Bu şunu göstermektedir; dünya pazarında yer almanın
yolu artık elektronik ortamda bulunmaktan ve oyunun kurallarıyla
hareket etmekten geçiyor.
Şimdi bu koşulların oluşma olasılığını yani Web tarzı yaşam felsefesini
inceleyelim. Web tarzı yaşam, PC fiyatları düşüp, Internet üzerinde
bağlantıya geçen hane sayısı arttığında gelişecektir. Teknolojideki
gelişmeler PC fiyatlarını aşağı çekip alınabilir sınırlara getirirken
yüksek hızlı Internet bağlantıları artık evimize gelebilecektir.
DSL (Digital Subscriber Line) olarak adlandırılan ve normal telefon
hatları üzerinden geleneksel analog sinyaller yerine dijital sinyaller
kullanan teknoloji bize büyük bant genişliği sağlamaktadır. Bu teknoloji
çok yakın bir zamanda Türk Telekom fiyat tarifesini oluşturması ile
bizlerin de kullanımına sunulacaktır. Bunun yanında kablo TV alt yapısında
yapılacak değişimler ile Internet ve dijital TV yayınlarına ulaşmamız
mümkün olacaktır. Bu konuda da TT ve yüklenici firmalar gerekli
hazırlıklara devam etmektedir. Kablo TV üzerinden kablo modemi
kullanarak çok yüksek hızlarda Internet’e bağlanmak en geç bu yıl
sonunda gerçekleşebilecektir. Bir diğer proje de dünya çevresine
yerleştirilecek olan alçak irtifa uyduları ile gökyüzünde adeta bir
Internet oluşturma düşüncesidir. Şu anda cep telefonları için denenen
benzer bir proje biraz pahalı olmakla beraber başarı ile çalıştırılmaktadır.
Çok yakın bir gelecekte düşük maliyetli bu alçak irtifa uyduları ile telefon,
Internet, TV kısaca her türlü dijital iletişimi sağlayacak alt yapıya
ulaşacağız.
Bir diğer ilginç gelişme haberi İngiltere’den geldi. Bir mühendis evde
kullanılan elektrik akımıyla yüksek hızda ses ve veri sinyalleri gönderen
bir yöntem geliştirdi. Böylelikle Internet’in birgün mevcut elektrik
altyapısının olduğu her yerde kullanılabilmesi umudu doğdu.
Tüm bu gelişmeler yakın geleceğimizde kaçınılmaz şekilde Web tarzı
yaşama geçeceğimizin bir göstergesi. TV ve PC’ler arasındaki fark
artık gün geçtikçe azalmaya başlamıştır. TV ler güçlü işlemcilere sahip
ve Web özelliklerini kullanabilecek yapıda üretilmeye başlandı. PC’ler
de ek donanımlarla TV’ye dönüştürülebilmektedir. Gelişen teknoloji ile
şu anda pahalı olan likid kristal ekranlar ise geleceğin ekranları olacaktır.
Bunlar çok daha az güç harcayan, yüksek çözünürlük özelliğine sahip,
az yer kaplayan(hatta katlanıp taşınabilir), geni
ş görüntü verebilen
ekranlar olacaktır. Bu görselliği arttıracak ve evlerimizde
kullanabileceğimiz vaz geçilmez iletişim araçları içinde olacaktır.
Yüksek hızlar bize ses ve görüntü iletiminde yeni olanaklar sunacak,
insanlar evlerinden video konferans yapabilecektir. Video konferans
özelliği de bundan 3 yıl önce ancak çok az şirketin yararlanabildiği
pahalı bir hizmetti. Gelişimi aynı cep telefonlarındakine benzeyecektir.
Belki bütün bunların insanlar arasındaki sosyal ilişkileri etkileyebileceğini
düşünülebilir. Fakat aynı olay telefon için de geçerlidir. E-posta ve
diğer dijital iletişim araçları telefon gibi, değişik topluluklarda yaşayan
ya da hareket eden kişiler arasındaki ilişkileri arttıracak ve bizlere iletişim
kurmak için yeni bir yol sunacaktır. “Bağlanabilirlik size daha fazla
bağımsızlık tanıyacak; bağımsızlık ise sizi çok daha fazla bağlantı
kurmaya teşvik edecektir.” (S. Davis ve C. Meyer)
Web tarzı yaşam bize yeni iş yaşamları ve iş olanakları sunmaktadır.
Bu yaşam tarzında bağımsız çalışan bilgi işçileri veya Internet üzerinde
kendi işini kurmuş ticaret yapan kişiler olacaktır. Bağımsız bilgi işçileri
bir şirkete uzaktan iş üreten bir grubun içine girip çalışabilecektir.
Hatta aynı anda birden fazla işveren ile çalışması da mümkün olacaktır.
Bu ortam, kendilerine belli konularda uzmanlaşan kişilerle iş ortaklıkları
kurma veya Internet üzerinde kendine yeni iş olanakları yaratma için de
kullanılacaktır. “Home at work” dediğimiz evden çalışma bilgi işçilerine
çalışma saatlerinde özgürlük getirirken, yaratıcılığını da en etkin şekilde
kullanabilmesine olanak sağlayacaktır. Kendine ve yaratıcılığına güvenen
ve iş stresinden uzak kalmak isteyen insanlar için bu yaşam tarzı
inanılmaz olanaklar sunacaktır. Yatağı ile işi arasındaki mesafesi
kısalan mutlu insanlar grubunda olmak herhalde hepimizin isteyeceği
bir durumdur.
Internet üzerinde yaratıcı olmak kadar hızlı davranmak da çok önemlidir.
Yollarımızda hız yapmak “Trafik Canavarı” dediğimiz sanal bir
canavarının kurbanları arasına girmemize neden olurken, sanal dünyayı
yaratan Internet üzerinde hız yapmamak sizin kurban olmanıza neden
olur. Internet üzerinde orjinal ve ilginç fikirler kendilerine yer bulur.
Bu fikirler hızla gerçekleştirildiğinde çok büyük kazançlar sağlamak
mümkündür. Sanal dünyada ilk olmak rakiplerinize çok büyük bir
üstünlük sağlayacaktır. Fakat hız sorunu genellikle teknik değil,
kültüreldir. Şirketin geleceğini etkileyecek projeler konusunda
herkesin ikna edilememesi nedeniyle işin hayata geçirilmesi
ertelenebilir. Oysa ki zaman günümüzde en önemli değerdir.
Herşeyi para ile satın alabilmemize rağmen zamanı satın alamayız.
Üstelik bu zaman kaybında fikrinizin bir başkası tarafından çalınması
veya aynısının yapılması olasılığı da vardır.
Fikrimizin kopyalanması kötü bir gelişmedir, fakat işe başladıktan
sonra işin başındaki yöneticileri iyi haberler değil kötü haberler
ilgilendirir, ya da en azından öyle olması gereklidir. Çünkü DSS yeteri
kadar iyi çalışmıyorsa piyasada rakiplerinizin gelişmelerinden
haberdar olmanız mümkün değildir. “Kötü haberle hemen ilgilenmek,
kötü haberi yok saymak yerine arayıp bulmak iyi bir yöneticide bulunması
gereken temel niteliklerden biridir. Etkin bir yönetici, nelerin iyi gittiğini
duymadan önce nelerin kötü gittiğini bilmek ister. Kötü haber size
zamanında ulaşmadığında gereken tepkiyi gösterme şansınız azalır.”(B.G)
Bunun için kullanılacak yöntemlerin başında e-posta gelmektedir.
Bir toplantı öncesinde bu toplantıya katılacak olan kişilerin daha önce
elektronik ortamda konuyu tartışmış ve konudan haberdar olacak
şekilde gelmesi beklenmektedir. Çünkü toplantılarda zaman kısıtlıdır
ve gereksiz ayrıntılara girmek yerine verimli bir şekilde zamanı
değerlendirmek gerekmektedir. E-posta ile kötü bir haberin çok
hızlı değerlendirilip DSS içinde çözüme ulaşması kolaydır. Konuyla
ilgilenecek doğru kişilere yönlendirilen sorun kısa sürede çözüm
grubunun oluşmasını sağlayacaktır. Bu yöntem telefonla veya yazıyla
haber verme yönteminden çok daha etkilidir. Bir diğer kaynak da
rakiplerinizin Web siteleridir. Bunların sürekli kontrol edilmesi
gerekmektedir. B.G. kitabında bu işi hergün kendisinin yaptığından
bahsediyor. Dünyanın en zengin ve en çok tanınan kişisinin rakiplerinin
gelişimi konusunda bu kuşkucu bilgi toplama faaliyeti, bu sektörün ne
kadar kaygan olduğunun bir göstergesi. Aynı zamanda kuşkuculuğun
şirketin ne durumda olursa olsun hiç bir zaman kaybetmemesi gereken
bir özelliğinin olduğunu anlıyoruz. Bilgi işçilerinde mutlaka olması
gereken özelliklerden birisidir kuşkuculuk. Bu nedenle bizi birşeylerin
iyi gitmesi değil, gitmemesi ilgilendirir. Eğer birşeyde sorun olmadığı
gözleniyorsa mutlaka sorun vardır. Önemli olan bunu cesaretle
araştırabilmek ve şirket çalışanlarına da bunu yapmaları için
cesaretlendirmektir. Bir şirketin hiyerarşik yapısı ne kadar esnek
olursa, çalışanların kötü haber iletme ve bunun üzerine gitme ihtimali
o kadar yüksek olur. Tartışmaların özgürce desteklendiği ortamlarda
kişisel insiyatif ve sorumluluk gelişir. Kötü haberi iyi habere
dönüştürme ihtimaliniz yükselir.
Aikido, bu eski Japon sporu bugünlerde felsefesi ile iş yaşantısını
etkilemekte. Aikido, rakibinizden gelen atakları sükunetle sonsuzda
eritebilmektir. Sporun felsefesini iş yaşantısına uygulamak bu çağda
çok geçerli bir yaklaşım tarzı olmuştur. Kötü haberi, iyi habere
dönüştürebilmek, rakiplerinizin saldırılarını çok az bir emek
harcayarak yok edebilmek veya onlara karşı yönlendirerek cevap
vermek. Eğer kötü bir habere yenilmiyorsanız ondan birşey
öğreniyorsunuz demektir. Bu da olayın sizin için kimsede olmayan
bir tecrübeye dönüşmesi demektir. Kötü haberden en çok nerede
gelişme göstermeye ihtiyacımız olduğunu öğrenmek için yararlanabiliriz.
Bunun için en mutsuz müşteriler en önemli bilgi kaynağı olmaktadır.
Bu şikayetlerin çözümleri için bir iş planınız ve politikanız olması
durumunda hızla çözüme ulaşabilirsiniz. DSS oluşturmuş şirketler
müşterilerinden gelebilecek uyarıları hızla değerlendirebilecek yapıya
sahiptir. Bu haberler aynı zamanda DSS gelişmesi için de
faydalanacağınız kaynaklar olacaktır. Rakiplerinize veya müşterilerinizin
şikayetlerine hızlı tepki gösterebilmek için verilerinizin mutlaka dijital
ortamda olması gereklidir. Kağıt parçalarına yazılmış bilgiler her zaman
sizi yavaşlatacaktır.
Kağıtlar üzerinde tutulan bilgiler sadece rakipleriniz veya müşterileriniz
için değil şirket içi dinamikler için de bir engel teşkil eder. Microsoft bu
konuda çok ilginç deneyim yaşamış. Şirket genişlemek için bina
planlarına ihtiyaç duymuş. Fakat bu planlar bulunamamış. Uzun
aramalardan sonra bu planların şirketin elektrik işleri
ni yapan bir
elektrikçide olduğu anlaşılmış. Üstelik sadece o binanın değil sahip
oldukları tüm gayrimenkullerin planlarının da aynı kişide olduğu ortaya
çıkmış. Bunun üzerine tüm bu planları bir CAD programı ile dijital ortama
aktarmışlar ve şirketin yeni yapılanmasında bundan faydalanmışlar.
Bu dijital bilgiler ilgili herkesin kullanımına açılmış. Microsoft, şirket
IQ’sunun hem tarihsel hem de güncel bilgiyi paylaşmakla artacağına
inanmaktadır.
“Bir şirket üst düzey yöneticisin bilginin paylaşılmasının gerekliliğine
inanmış olması gerekmektedir. Eğer böyle bir inanca sahip değilse
yapılan yatırımlar başarısız olacaktır. Eskiden “bilgi güç demektir” deyişinin
insanların bilgiyi ellerinde tutma eğilimine yönlendirdiğini görüyoruz.
Bu kişiler sahip oldukları bilginin kendini vazgeçilmez yapacağına
inanırlar. Oysa güç, saklanan bilgiden değil, paylaşılan bilgiden gelir.
Bir şirketin değerlerinin ve ödüllendirme sisteminin de bu düşünceye
dayalı olması gerekir. Bilgi yönetimine entellektüel sermayeye yapılan
bir yatırım olarak bakın ve sonunda daha yüksek bir kurumsal zeka
yaratacak bir yöntem olarak görün. Bu sermayeyi iyi yönetmek kurumsal
zekanızı yükseltecek ve şirketinizin değerini önemli ölçüde
etkileyecektir. Bilgi paylaşımının olması gereken yerlerden birisi de
şirket içi eğitimdir. Eğitim sınıfta olduğu kadar, çalışanın masasında
da gerçekleştirilebilmelidir. Eğitim hakkında geribesleme sistemleri
de dahil, tüm eğitim kaynakları on-line olmalıdır.”(B.G)
İş yaşantısında en önemli konulardan biri de risk alabilmektir.
Eğer zamanında risk almayı reddederseniz, daha sonra piyasa
sizi reddedecektir. Oysa büyük iddialarınız varsa, aldığınız risklerden
sadece bir kaçında başarılı olmanız bile geleceğinizi kurtarmaya yeterli
olacaktır. Dijital bilgi akışıyla desteklenen risk, üründe ve pazarda
yenilikler yaratmanın tek önemli yolu olabilir. Enteklektüel değerlerle
çalışan sanayiler bilgi alır, karşılığında risklerden kurtulur.
Daha önce sadece PC yazılımları üreten bir firma olarak görmeye
alıştığımız Microsoft ürün ve ilgi yelpazesini geliştirmeye başlamıştır.
Tabi ki bu gelişim içinde her zaman teknoloji ve yazılım bulunmakta.
Örneğin Microsoft artık bilgisayar multimedia ve yan donanımları,
telefon ve oyuncaklar üretmektedir. Sanırım bu yelpaze evimizde
kullanabileceğimiz her türlü iletişim teknolojisine kadar ilerleyecek
gibi gözüküyor. Bununla birlikte pekçok girişim ve destek verdiği
şirketler bulunmakta. Bunlardan en ilginci ise genetik teknolojileri
üzerinde çalışan bir bioteknoloji firmasıdır. Genetik ve bilgisayar
geleceğin parlayan iki yıldızı ve aynı zamanda birbirini destekleyen ve
geliştiren iki dal. Bunun farkına varan firma da genetik araştırmalara
önem vermekte. Bugün tıp çok büyük bir kara tahtaya kavuşmuştur,
Internet. Bilim adamları tüm bilgilerini Internet ortamında tartışmakta,
geliştirmektedir. Bunun sonucu birbiri ardına yeni buluşlar ve tedavi
yöntemleri ortaya çıkmaktadır. Yine bilginin paylaşılması ilkesi ile bu
gelişmelere tanık olmaktayız. Artık bilim adamları zamanlarının büyük bir
bölümünü bilgi toplamayla değil, topladıkları bilginin değerlendirilmesi ile
geçirmektedir. Dijital araçlar ve bilim adamlarının Internet aracılığı ile
birbirlerinin omuzları üzerinde yükselebilme imkanı, dünya üzerindeki
insanları etkileyen en korkunç hastalıklarla mücadele etmede ya da
önlemede önemli bir rol oynayacaktır.
Kitapta çok sık üzerinde durulan bir konu da Reengineering (Değişim
mühendisliği veya kitaptaki tanımlaması ile Yeniden Tasarım) ve bunun
yaratıcısı Michael Hammer’ın görüşleri olmuştur. Aslında bu kitaptaki
görüş ve düşüncelerin bizi getirdiği nokta teknolojinin de desteği ile
değişim mühendisliğinin şirketlere ve yaşantımıza uygulanmasıdır.
B.G. in de bu konuya çok ilgi duyduğu ve bu konuyla ilgili kitapları
okuduğunu görüyoruz. Değişim mühendisliği çok temel anlamıyla
geleneksel iş anlayışının karşısındadır. Bu yeni kavram bize “süreç
veya proses” kavramını getirir. Artık günümüzün yeni iş anlayışı
kutucuklara ayrılmış hiyerarşik organizasyon yapısında değildir.
İşin kontrolü ve hızlanması için iş akışı bir süreç kabul edilir ve tüm
organizasyon bu süreci en hızlı ve en efektif kullanabilecek şekilde
yapılandırılır. Bu yeni çalışma sistemi bir şekilde teknoloji ve Web
tarzı yaşamla da çok sıkı bağlantılıdır. Değişim mühendisliği
uygulamaları çok zevkli ve aynı zamanda çok zor uygulamalardır.
En büyük zorluk ise geleneksel yaklaşımda çalışmaya alışmış
personelin gösterdiği “pasif agresif” davranışlardır. Bu personel değişimi
destekler gibi görünür fakat gücün kendisinden alınacağını düşündüğü
için yapılanları sürekli baltalama veya geciktirme eğiliminde olur. Bu karşı
çıkış sadece teknolojinin gireceği şirketlerde değil, teknolojinin en iyi
uygulandığı şirketlerde bile karşılaşılabilecek bir rahatsızlıktır.
Çünkü yeniliğe, gelişmeye ve daha çok çalışmaya ayak direyen
insanların varlığı zaman ve mekandan bağımsızdır.
Örneğin Microsoft şöyle ilginç bir deneyim yaşamış. Bir kaç yıl önce
Microsoft NT’nin yeni bir sürümünü piyasaya sürme aşamasına
gelinmiş. Fakat ürünün çıkacağı gün durdurulma tehlikesi ile karşı
karşıya kalınmış. Çünkü yazılım hazır olduğu halde bunun konulacağı
kutunun henüz matbaada baskıya gitmediği görülmüş. Çünkü bu
kutunun örneği yıllık izne çıkan bir personelin masasında kalmış.
Normalde 1 hafta süren baskı aşaması 24 saatlik hummalı bir çalışma
ile 2 günde tamamlanmış ve mürekkebi bile kurumadan piyasaya
sürülmüş. Bu olay üzerine pazarlama malzemesinden sorumlu birimin
müdürü bir toplantı yapmaya karar vermiş. Toplantıya konuyla
ilgilenenleri çağırmış ve şirket içinden 2 grup ve dışarıdan 12 kişinin
katıldığı bir grup oluşmuş. Yöneticinin ilk sorusu şu olmuş “Bu odada
niçin bu kadar çok kişi var? Bir toplantıda sadece gerekli kararları
alacak kişileri görmek isterim. Bir odada karar alacak kişi sayısı
üç ya da dörtten fazla olduğunu görürseniz, sorununuzun büyük bir
olasılıkla ilgili insan sayısından kaynaklandığına emin olabilirisiniz.”
Bunun üzerine sorunun çözülmesi ve konunun basitleştirilmesi istenmiş.
Bu işe dokunan grup sayısı beşten üçe inmiş ve her grup diğer gruba
birşey verdiğinde verme işleminin tamamlanması için, alanın “aldım”
iletisini vermesi sağlanmış. Böylece kimsenin masasının üzerinde
habersizce bir şey bırakması engellenmiş. Kutu örneği her şirkette
benzer şekillerde oluşabilir. Bunun nedeni sürecin içindeki kontrol
mekanizmalarının kurulamamış olması veya sürecin tanımlanmamış
olmasıdır. Süreç içindeki birimlere sorumluluk yüklenmesi ve daha da
önemlisi bu
sorumluluğu alan kişilerin kontrol mekanizması içinde
denetlenmesi durumunda bu tip durumların oluşması engellenecektir.
“Bilgi teknolojisi şirketin stratejik bir kaynağıdır. Bilginin yönetilmesi
bir şirket için hayati önem taşıdığından, şirket başkanlarının, şirketin
herhangi bir önemli faaliyetiyle ilgilendikleri kadar bilgi teknolojisine
de merak duymalarını gerektirir. Ne var ki çok sayıda başkan bilgi
teknolojisine uzak durmayı tercih eder. Bilgi sistemleri genellikle çok
karmaşık ya da yönetilemez olarak görülür. Her şeyden önce başkan,
bilgi teknolojisini şirket çalışanlarından çok daha fazla verim elde etmek
için bir stratejik kaynak olarak görmelidir. İkincisi, şirket başkanı teknoloji
konusunda yeterince bilgi sahibi olmalı, böylelikle bilgi teknolojisi
uzmanlarına kesin ve konuya ilişkin sorular sorup, iyi cevaplar alıp
almadığını bilmelidir. Üçüncü ve son koşul, başkanın bilgi yöneticisini
üst yönetimin strateji toplantılarına dahil etmesidir.”(B.G)
Bir şirket başkanının veya genel müdürün bilgi teknolojilerinden uzak
durması, emrinde çalışanların üzerindeki kontrolü kaybettirecektir.
Personel bilgi teknolojileriyle iç içe de olsa bir başkanın bu bilgi
akışının dışında kalması, sinir sistemi içinde beynin tek başına
çalışmasına benzer. Bu durumda başkan gelişmeleri doğru
değerlendiremeyecek ve şirketin geleceği ile ilgili sağlıklı kararlar
alamayacaktır. Ne yazık ki ülkemizde bu tip örneklere de rastlamamız
mümkündür. DSS bir bütündür ve bu ağ içinde beynin de olması
gerekmektedir. Kurumsallaşmış yabancı firmalarda teknoloji ağırlıklı
bilgi isistemlerine geçişte sistem içine ilk alınanlar şirketin üst düzey
yöneticileri olmaktadır. Bu durumda tüm yöneticiler ve zamanla tüm
personel çok hızlı bir şekilde DSS içine dahil olmak zorunda kalmaktadır.
Web tarzı yaşamın bizi etkileyeceği diğer konular ise sağlık, askeri
alanlar, devlet yönetimi ve eğitimdir. Web tarzı yaşam hastaların sağlık
durumları hakkında daha fazla bilgi sahibi olmalarını ve sağlıklarını
ilgilendiren kararlara daha fazla katılmak istemelerini sağlar.
Hastalara ve doktorlara iletişim kurmaları için yeni olanaklar sunar.
Dijital sistemler, hastanın sağlık durumu ve tüm tedavi süreci sırasında
yapılması gerekenler -acil hizmetler, hastane tedavisi, bakım ve trend
analizi- konusunda eksiksiz bir tablo oluşturur. Doktorların erişemeyeceği
veya müdahele de geç kalınabilecek zamanlarda bilgi alış-verişini
kolaylaştırır. Yakın bir gelecekte bu teknoloji ile evimizden teşhis ve
tedavi yolunda çok önemli adımlar atılabilecektir. Bugün ABD de bazı
hastanelerde oluşturulan bilgi bankaları sayesinde hastaya acil
müdahaleye gidilirken tüm bilgilerine ulaşmak ve bu sayede en
doğru uygulamayı yapabilmek mümkündür. Bu konuda yaşanan en
güncel örnek ise okyanusta tek başına yelkenlisi ile seyahat eden bir
Rus denizcinin hastalanmasıdır. Sorunun ne olduğunu anlayamayan
denizci e-posta ile Intenet üzerinden bir yardım talebinde bulunmuş.
Bunun üzerine ABD de bir doktor e-posta haberleşmesi ile hastalığı
teşhis etmiş ve tedavi yöntemini anlatmıştır. Denizci bu bilgiyi
almamış olsaydı hayatını kaybedecekti, fakat bugün Internet teknolojisi
sayesinde yaşamına devam ediyor.
Askeri alanda bilgi teknolojisi yeni bir savaş yönetimi yaratmıştır.
Artık ülkeler savaşlardan en az asker kaybıyla çıkmak istiyor ve
bunun için de DSS’den faydalanılıyor. Irak’taki çöl savaşı ve halen
yaşamakta olduğumuz Balkan savaşında bu teknolojinin nasıl
kullanıldığını görüyoruz. ABD hava ve deniz kuvvetleri için geliştirilen
bir sistem GPS ve telsiz ağlarından gelen bilgileri Windows CE işletim
sistemi kullanan çok küçük cep bilgisayarlarına ve taşınabilir
notebook’lara iletmekte ve savaş alanında dost ve düşman birliklerin
en hassas bir şekilde grafikleri görsel olarak ekrana yansımaktadır.
Gelecekte ABD askerlerinin standart elbiseleri içine bu küçük taşınabilir
cep bilgisayarları ve GPS sistemleri standart donanım olarak
yerleştirilecekmiş. Böylece komuta kademesindeki herkes ekranından
birliklerin yerlerini, durumlarını en hassas bir şekilde ekrandan
izleyebilecek. Herhangibi bir yakalanma durumunda ise bu sistemler bir
tuşa basarak kendini yok edebilmektedir. Bu herhalde birliklerin taşımak
zorunda olduğu onlarca kilo ağırlığındaki kağıtları yakmaktan daha
kolaydır. Pilotlar ise aynı sistemi kullanarak uçuş öncesi hazırlıklarını
çok daha kısa sürede ve daha doğru şekilde yapabilmektedir.
Bu hazırlıklar pilotların taşınabilir kişisel bilgisayarlarından uçaktaki
bilgisayara aktarılmakta ve savaş alanında büyük başarılar sağlamaktadır.
Web tarzı yaşam hükümetlerin uygulamaya sokması gerekli işlerin
başında gelmektedir. Toplumun katılımının ve bilgilendirmenin
sağlanabilmesi için Web üzerinden on-line iletişime dayalı sistemlerin
oluşturulması gerekmektedir. Artık toplum gerek yerel yönetimlerden
gerekse hükümetten daha fazla ve daha hızlı bilgi istiyor. Hazırlanması
rutin prosesler gerektiren bilgileri Internet üzerinden erişilerek alınması
devlete ve topluma zaman ve para kazandıracaktır. Hükümetlerin Web
tarzı yaşamı destekleyecek önlemleri alması ve telekomünikasyon
hizmetlerini özelleştirmesi gerekmektedir. İletişim tekellerinin yerine
dünya çapında rekabet oluşturmak Internet erişim hizmetlerini geliştirip
ücretleri düşürecektir. Internet ortamına katılanların artması ile bilginin
önemi de artacaktır. Bilgi ekonomisinin kurulması, ülkedeki bütün
şirketlerin rekabete daha açık olmasını sağlar. Dünya ticaretinin dijital
ortamda gerçekleşmesi ise çok yakındır. Bunun için maliye ve ticaret
bakanlıklarının mevcut yasalarda değişiklikleri yapması gerekecektir.
Bankacılığımızda uygulanmaya başlanan Internet hizmetlerinin bir
ayağı da bu kanunların yenilenmesine bağlıdır. Internet bankacılığındaki
gelişmelerin e-ticarete gereken desteği sağlaması bu kanunların
gözden geçirilmesi ile olacaktır.
Web tarzı yaşamın hayatımızı etkleyecek belki de en önemli kesimi
eğitimdir. Uzaktan eğitim, okul içi bilgisayar destekli eğitim çağımızın
yeni eğitim adımlarıdır. Bu yeni eğitim sistemi içinde üzerinde durulan
temel noktaların başında her öğrenciye sınıfında bir bilgisayar
verilmesidir. Hatta öğrencilerin evinde bilgisayarının olması da
önerilmektedir. Bunun için atılacak adımlar şunlardır. Altyapının
oluşturulması, donanım ve yazılımların temin edilmesi. Internet
bağlantısının yapılması. Öğretmen ve öğrencilerin eğitilmesi.
PC kullanarak mevcut öğrenme ve öğretme yöntemlerininin geliştirilmesi.
PC kullanarak öğrenme ve öğretme yöntemlerini değiştirilmesi.
ABD bu yeni akımla birlikte eğitim sistemini yeni baştan ele almıştır.
Mevcut öğrenme/öğretme sistemleri artık terk edilerek yeni sistemler
uygulanmaya başlamıştır. Wall Street Journal’ın 1997 yılında yayımladığı
eğitim konusundaki özel rapor 10 maddede konuyu özetlemiştir:
1-Bilgisayar laboratuarları bilgisayarlar için yanlış yerdir.
Bilgisayarların sınıfta bulunması gerekir.
2-Öğrenme güçlüğü çeken öğrenciler, bilgisayarlardan genellikle
başarılı öğrencilere oranla daha iyi yararlanır.
3-Çoğu öğretmen bilgisayarların sınıfta nasıl kullanılacağı konusunda
eğitim görmemiştir.
4-Okullar bilgisayar kullanımını dikkatle planlamalıdır.
5-Bilgisayarlar birer araçtır, konu değil. Bilgisayarların başka konular
hakkında verilen derslerin bir parçası olması gerekir.
6-Herkesin bir bilgisayarı olduğunda, çocuklar çok başarılı olur.
7-Bilgisayarlar, geleneksel becerileri azaltmaz.
8-İkinci el bilgisayarlar, okul kullanımı için uygun değildir.
9-Internet ve e-posta, çocuklara bir okuyucu kitlesi sağladığından
onları heyecanlandırır.
10-Çocuklar bilgisayarlara aşıktır.
Buradan şunları özetlemek mümkün; PC’lere yeni bir öğretme ve
öğrenme aracı olarak bakan eğitimciler değişimin mimarları olacaktır.
Yeni teknoloji bir bıçak gibidir; onu kullanma konusunda eğitim
almamış kişilerin elinde tehlikeli ve yaralıyıcı bir araç, eğitim almış
kişinin elinde değerli bir yardımcı olacaktır.
DSS üzerinde yolculuğumuz burada bitiyor. Eğer buraya kadar sabırla
okumayı başardıysanız bu yazının sizin üzerinizde bırakmış olduğu etkiyi
sakin bir şekilde düşünmenizi tavsiye ederim. Çünkü konu çok geniş ve
aslında anlatımı da çok uzun. Bu nedenle bilgileri ayıklamak ve her
kesime hitap edebilmek zor oluyor. B.G. in bizlerle paylaştığı görüşlerin
bir bölümünü onun kitabından alıntılar yaparak ve kendi görüşlerimi de
ekleyerek sizlerle paylaştım. Sizlerde bu konuda görüş ve önerilerinizi
benimle paylaşmak isterseniz bana bir e-posta gönderebilirsiniz.
Bu yazıda geçen teknolojik gelişmelerin hepsinin mümkün olan en kısa sürede hayatımıza girmesini ve bu yazıda yazılmamış daha çok teknolojik gelişmenin de yakın geleceğimizde hayatımıza girmesini ümit ederim.
Sevgi ve Bilgi ışığınız aydınlığınız olsun.
Mutlu Payaslıoğlu