İnegöl Telsiz Amatörleri Derneği 145.625 R1
Amatörce bir çabanın öyküsünü okumak istiyorsanız bunu kaçırmayın. Amatör arkadaşlarımızın rölelerini kurmaya çalışırken yaşadıkları sizleri anılarınızda bir geziye çıkartacak… Bu sayımızda ikinci bölümünü yayınlıyoruz. Evvvveeeet dostlar, birinci bölümü bitirdim ikinciye daha vakit var nasıl olsa derken bir de baktım ki vakit filan kalmamış, Ankara'daki arkadaşlarımız gazetenin yeni sayısı için hazırlıklarını sürdürüyorlar, haydi bakalım rast gelsin diyerek oturdum klavyenin başına…
Efendim geçen bölümde röle kurma sevdası yüzünden 1995-1997 arasında yaşadığımız maceraları kısaca anlatmaya çalışmıştım, neyse kaldığımız yerden devam, Röleyi kurup çalıştırmak istediğimiz tepeye yaptığımız ilk akında bozguna uğrayıp geri dönmek zorunda kaldık ama ne gam, o tepe henüz amatörlerdeki azmin gücünden, inatçılığın büyüklüğünden habersiz garibim, kendisini halâ ulaşılmaz zannediyor! Bilmiyor ki biz öyle kolay kolay pes edip vaz geçecek değiliz, ne kadar zaman geçti tam hatırlamıyorum ama bir gün toplandık ve -arkadaşlar, bu hafta sonu Cumartesi günü akşamından gidelim ve malzemeleri sabaha kadar dinlene dinlene taşıyalım, Pazar günü de sistemi kurup dönelim dendi. İşte bu kadar artık tut bizi tutabilirsen. Nasıl olsa daha önceden bazı malzemeler yaylaya kadar götürülmüştü, karar verdik bu sefer küçük bir kulübecik yapmak için yutong denilen hafif tuğlalardan götürüp işi bitireceğiz.
Vakit geldi yükledik malzemeleri arabaya, düştük yola. Bu sefer yaylaya vardığımızda çok geç kalmamıştık ve geçen seferden de dostluk kurduğumuz için bizi karşıladılar, oturduk biraz sohbet derken oradaki arkadaşlardan biri:
-Yaya gidilebilecek bir patika var, hem de biraz kestirme ben sizi götürürüm,
deyince haydi bakalım ayaklandık, gerçi arkadaşların bazıları:
-yaww, gece vakti çıkılır mı, hem bu eşyaları taşıyamayız, mırın kırın,
Fakat laf anlamak ne mümkün
-oolllmazzzz, ne yapıp edeceğiz o tepeye bu malzemeleri çıkaracağız…
Neyse başladık tırmanmaya, gecenin bir yarısı ama ay ışığı var etraf seçilebiliyor, hava sıcaklığı fena değil, zaten tecrübeliyiz, kalın giyindik, hepimizde bir şeyler var, kimi kavitileri, kimi röleyi, güneş panelini, kabloları taşıyor sohbet iyi, moraller yerinde (resim 2'de görüldüğü gibi).
Resim -2-
Başlangıçta herşey yolunda gidiyordu ama yarım saate yakın bir yürüyüşten patika bitti ve tamamen kayalık ve yer yer küçük, çalı türü bodur ağaçlar ile kaplı ve sanki gittikçe dikleşen kısıma geldiğimizde 5 kilogramlık yük 25 kg gibi etkilemeye başlayınca, millet tık nefes, öksüren aksıran derken bir mola verdik ki aman Allah, herkes yayıldı kaldı, bizim ekip helva gibi oldu.10-15 dakika sonra:
-Hadi bakalım bi gayret, hemşerim nerede kaldı bu tepe daha çok yolumuz var mı?
-Yok, yok az kaldı, şu gözüken tepenin hemen üstü.
-Bakın gördünüz mü, ben size demedim mi, az kalmış işte, ha gayret…
Neyse efendim, ikinci yarım saatten sonra gerçekten düşe kalka, sürüne mürüne vaziyetleri oluşmaya başlayınca:
-Arkadaşım hani az kalmıştı? Gelmedik mi daha, valla biz bittik yahuu -Tamam hocam, yolu yarıladık, hatta yarıyı da geçtik…
Cevabı gelince ekip hep bir ağızdan
-İstemezüüüükk, hoşafın yağı kesildi, öldük, bittik, fenalık geçiriyoruz, kalbim sıkıştırmaya başladı, dönelim geri..
Gibi söylemler ile nazik bir şekilde meramını anlatınca, kös kös dön geriye.
-Fesüphanallah, tüh be, ikinci seferimizden de başarı kazanamadan döneceğiz desene, acaba ekiptekileri kampa alıp biraz kondisyon çalışsaydık daha mı iyi olurdu ne, hay böyle işin #x$*&! :(
-Madem ki biz bu malzemeyi çıkaramıyoruz,o zaman yakındaki bir köyden katır kiralayalım ve taşıttıralım, nasıl bi fikir ama!
-Hay aklınla bin yaşa, yahu şunu daha önce niye düşünemedik, köyde tanıdık biri var mı?
-Olmasa da olur, burası dağ köyü olduğuna göre illaki katır türü bi şeyler vardır.
Hemen bir kaç arkadaş bu işle ilgilenmeye başladı ve katırı olan 2 köylü ile pazarlık edilip anlaşıldı, malzemeleri onlar tepeye çıkaracaklar. Döndük geldik İnegöl'e, bir süre sonra köye telefon edip soruldu
-Amca malzemeleri taşıdınız mı ?
-Başladık ama bitiremedik, diğer arkadaş vaz geçti, ben de 3 sefer yaptım bitiremedim, zaten benim de başka işlerim çıktı, hem memlekette katır mı bitti,
-Yahu, amca iyi de n'apçaz yani, açıkça söylesene
-Valla, galiba kalanları taşıyamayacağım, siz başkasını bulun en iyisi. Haydi bakalım kolay gelsin, arkadaşlar hayırlı işler !!
Baktık ki o tepeye çıkamayacağız, o sene röleyi araba ile çıkılabilen 900 metre civarındaki bir yere kurduk ve çalıştırmaya başladık fakat istediğimiz randımanı alamadık, rölenin hitap ettiği bölgede zaten o işi yerine getiren 2-3 röle vardı yani aynı bölgeye çalışan çok sayıda rölenin olması bizim için cazip değildi. Yine de en azından test etmiş oluruz düşüncesi ile 1 sene kadar orada kaldı, bir kaç fotoğraf aşağıda görülmektedir. Şimdilik burada keseyim de maceranın esas bölümünü gelecek sayıda anlatayım en iyisi, kalın sağlıcakla..
devam edecek..