İnegöl Telsiz Radyo Amatörleri Derneği 145.625 R1
Amatörce bir çabanın öyküsünü okumak istiyorsanız bunu kaçırmayın. Amatör arkadaşlarımızın rölelerini kurmaya çalışırken yaşadıkları sizleri anılarınızda bir geziye çıkartacak… Bu sayımızda ilk bölümünü yayınlıyoruz. İnegöl Telsiz – Radyo Amatörleri Derneği 1993 yılında bir grup CB telsizcinin girişimleri ile kurulduktan sonra 1995 yılında ilk amatörlerine kavuştu, ben de hasbel kader o grup içerisindeydim ve hiçbirimiz röle vb. konularda yeterli bilgiye sahip değildik, şeyy yani gerçeği söylemek gerekirse yok denecek kadar az bilgimiz vardı :)
Fakat ilk işimiz röle denilen bu ne menem icatın ne olduğunu öğrenmek olduktan sonra oturup "biz böyle bir sistemi nasıl yaparız acep?" diye kara kara düşünmek oldu.
Allah'tan ki kapkara kesilmeden, sağdan soldan halimize acıyan birkaç eski amatör imdadımıza yetişti de lüzumunu şiddetle hissettiğimiz bilgileri içeren bazı dökümanları elde edebildik..
Bu bir başarıydı, çünki 4-5 sene evvel böyle internet-minternet pek fazla kullanılmıyordu ki "bana şu bilgi lazım, bakıvereyim" yada "benim mail'ime atıver filan" diyesin, tam bir Köroğlu hikayesi, yani şimdi şimdi internet icad oldu da eldeki bilgileri herkeslerden saklamak bozuldu!. Fakat sevincimiz fazla sürmedi zira "rölede kullanacağımız malzemeleri nasıl bulacağız?" derdine düştük, derken efendim, epey uğraştıktan sonra malzemeleri de ayarladık ve başladık rölenin yapımına, günler sonra "tamam bitti haydi deneyelim" faslı başladı, nasıl deneyeceğiz? "nasıl olacak canım bak iki tane anten ucu var demek ki çatıya 2 anten dikeceğiz birini Rx diğerini Tx uçlarına bağladık mı tamam", -ehh, iyi ya!.
-Tamam mıyız, cihazlarınızı röle frekansına ayarladınız mı, evveet şimdi anahtarı açıp sisteme enerji veriyorum….
-Heeeeyyyyy, yaşasın çalıştı, çalıştı şu güzelim hışşşşş sesini duyuyor musunuz?
-Vay beee, ne muhteşem bir sistem, değil mi? :))
-Yavvv durun bi dakka bu icat hep böyle açık mı kalacak, yanlış giden bi şey var sanki :(
-Tamam, tamam panik yok, panik yok, dinlemenin squelch ayarı mı bozuk ne!, yok ondan değilmiş, hah şimdi anladım çıkış gücü biraz yüksek galiba, azıcık düşürelim.
-Tamam şimdi kapandı, bırak o ayarda kalsın, huhhh.
-Biriniz cihazınızın mandalına basıp bi şeyler söylesenize yahu!,
Derken ilk denememiz gerçekleşti, hepimizin yüzü gülüyordu. Röleyi kurduğumuz binanın içinden kullanabiliyorduk ama acaba başka nerelerden kullanılabilecekti?
-Arkadaşlar bir kaç kişi İnegöl'ün değişik yerlerinden deneme yapmaya gitsin biz de burada ayarını yapalım.
Böylece şehrin değişik yerlerinden denemeler yapıldı, bir taraftan da konu hakkında bilgiler toplanmaya devam edildi ve anladık ki rölenin daha sağlıklı çalışabilmesi için dupleksır (duplexer) denilen filtrelerden oluşmuş bir şey gerekli, bu arada kendi aramızda yapılan değerlendirme toplantılarında bir arkadaşımız İnegöl'ün güneyinde kalan bir tepede orman gözetleme kulesinde bekçilik yapan birisinin CB cihaz ile ve 5 watt çıkışla Eskişehir'deki CB'cilerle haberleşebildiğini söyleyince aklımıza gelen ilk şey "gidelim ve röleyi orada test edelim bakalım ne olacak" oldu. Bir hafta sonu hazırlandık tepede elektrik enerjisi olmadığını bildiğimiz için ufak bir jeneratörü de 2 günlüğüne emenet alıp yola çıktık, tam hatırlamıyorum ama ilkbahar olabilir çünki hava gayet güzeldi, neyse tepeye ulaştık, iyi olmasa da bir yol mevcut ve araba çıkabiliyor fakat son 4-5 km çok virajlı ve dik bir yokuş, hemen sistemi kurduk ve çalıştırdık gerçekten de Eskişehir'den ve İstanbul'dan amatör arkadaşlarımız röleye ulaşabildiler ve götürdüğümüz benzin bitinceye kadar gün boyu jeneratörü çalıştırıp ilk heyecen verici ve o kadar da zevkli olan aktiviteyi gerçekleştirdik.
Daha sonra düşüncemizi enerji problemini nasıl halledebiliriz konusunda yoğunlaştırdık ve makul gözüken her fikri denemeye başladık, önce kanat uzunluğu 1 metre olan 3 kanatlı bir pervane, tornada yaptırılmış bir mil, bilyalı döküm yataklar, dönüştürücü kasnaklar, yön değiştirici kuyruk ve otomobil şarj dinamosu ile regülatör ve akümülatörden oluşan bir sistem hazırladık ve güç bela çıkarıp kurduk çalıştırdık, Münezzeh ismini takmıştık ve biz yanındayken gayet güzel çalışıyordu, ölçümlerde 1.5 amper şarj ediyordu, hey gidi heyyy.
Derken 8-10 gün geçti röle sustu!, hoppala ne oldu buna yahuu?, haydi bakalım ilk hafta sonu kar, kış demeden tekrar tepeye, yollar kapalı araba gitmez, yürü ha yürü. Tepeye yaklaştığımızda önce Münezzeh gözüktü, içimizden "aman iyi" diye düşündük fakat yanına çıktığımızda ne görelim, kuyruk bir tarafta kol öbür tarafta, "aaaaaa antenler de yerinde değil", Allah Allah nerede bunlar acaba?
-Çıkın kulenin tepesine bir bakın bakalım,
-Antenlerin dipleri burada ama radyaller ve çubuk yok!!
Çevreyi biraz araştırınca bir kaç yüz metre aşağıda onların parçalarını da bulduk. Anladık ki bu iş öyle oturup konuştuğumuz gibi olmuyor (niye ise !)
Sonradan, fiber antenler varmış ve rüzgâra soğuğa daha dayanıklı imişler diye duyarız da durur muyuz? Haydi bakalım paralar toplansın, anten siparişleri verilsin, rüzgar enerjisi için daha değişik parçalar kullanılsın filan derken o 2 sene içinde, karda kışta, şahsen ben 14 kere o tepeye çıktığımı biliyorum. Ayrıca benim katılmadığım çıkışlar ile toplam 30'a yakın tırmanış yapıldı. En sonunda hepimiz anladık ki biz ne yaparsak yapalım tabiat şartlarının elvermediği durumlarda bu iş olmayacak (biraz uzun sürdü ama olsun anladık ya!), bahsi geçen tepenin denizden yüksekliği 2052 metre ve Temmuz-Ağustos dışında genellikle bulutlar içerisinde bir mevki. Şimdi düşünüyorum da o kadar uğraşmamıza karşılık yaptığımız çalışmalara ait doğru dürüst bir resim bile yok, acemilik işte..
OLMADI Bİ DAHA….
DX çalışan bir rölenin keyfini kısa süreli ve parça parça olsa da yaşadık ya, durur muyuz artık? İlk bahar başladı, haydi bakalım çevrede gözümüze kestirdiğimiz yüksek dağlara test çalışamaları yapmaya.
-Amanın, amanın burası çok daha güzel sinyal alıyor, röle için harika bir yer :-))
-gerçekten mi? Tamam bir test daha yapalım nasıl olsa yaz geliyor oraya kurarız. Gerçekten de güzel bir mevki, Eskişehir, İstanbul, Bursa el cihazına 4-7 arasında geliyor, harika. Enerji yine yok, olsun daha önce başımıza gelenlerden sonra aldığımız güneş paneli sistemi var :).
-Fakat hiç bina yok, cihazları korumak için ufak bir yer yapmamız lazım malzeme çıkarabilir miyiz acaba?
-Daha önce test için çıkan bir arkadaş: "Arabayla tepenin yakınında bulunan yayla evlerine kadar çıkılabilir, oradan öteye de az bir yol var, taşırız".
-Tamam öyleyse, yapacağımız ufak kulübe için malzemeleri parça parça taşıyacağımıza burada prefabrik olarak hazırlayalım orada monte ederiz daha iyi olur .
Hadi bakalım kolay gelsin, ince köşebentten hazırlanmış çerçeveler arasına bağlanmış tel kafesler ve dök betonu olsun bir duvar, neyse kulübe için prefabrik parçalar hazırlandı ve hafta sonu geceden yola çıkıp hiç olmazsa sabahleyin işe başlarız ve vakitlice bitiririz düşüncesiyle bir arkadaşımızın Bedford marka ufak kamyonunu yanaştırdık malzemelerin yanına.
-Uff bu ne yav, amma da ağır bu meret, hadi bir iki kişi daha yardım etsin de
kasaya çıkaralım!
-İyi güzel de biz bunları oraya nasıl taşıyacağız?
-Merak etmeyin uzak değil….
-Eh, iyi ya..
Derken yola çıkıldı ama yol dediğim öyle düzgün bir şose falan değil. Sakın yanlış anlaşılmasın, ham dağ yolu, derken yayla evlerine yaklaştığımızın söylendiği bir yerde kamyonu kullanan amatör arkadaş "bu yol çok uzunmuş benim mazotum bitmek üzere daha fazla gidemem" demesin mi, desin desin! Bu işin cilveleri bunlar mazot bahane yolun halini gördükçe araba parçalarına ayrılırsa acaba toplayıp tekrar birleştirebilir miyim telaşına düştü zahir!
-Eee ne yapcaz?
-Malzemeleri burada indiririz, köyden bir traktör buluruz taşıtırız.
Biz 2 taksi ile bir grup yayla evlerine çıktık ama arabalardan inemedik, heryer zifiri karanlık, arabaların etrafında kocaman kocaman hav hav'lar, camı biraz açıp:
-Gel kuçu kuçu, al bak yumuşacık şehir ekmeği
-Hıırrrr, hav, hav, hooww
-İyi de birader, hem ekmeği yiyorsun hem de havlıyorsun, bak cici köpek lütfen müsaade et, saatlerdir yoldayız, ayaklarımız uyuştu, tuvalet ihtiyacı filan…
-hırrrr, hav hav da havv.
Gerçekten de kaldık mı arabaların içinde? İşin kötüsü gecenin ayazı da insanı kavuruyor, arabaların içinde ne bulduysak örtündük ama diş takırtısı bir taraftan, soğuktan uyuşmalar bir taraftan derken sabahın ilk ışıkları,
-Allah'ım şükürler olsun ne de güzel ısıtıyor :))
Yaylada 3-4 tane ev var, neyse bir kaç kişi çıktı geldi yanımıza, kocabaş'ları da bizden uzaklaştırdılar, selamlaşma faslından sonra yaşlı bir teyze bizi sabah kahvaltısına çağırdı, aman Allah'ım kulübede çıtır çıtır yanan kuzine benzeri ilginç bir soba içerisi sımsıcak, taze sıcak süt, mis gibi çorba, nefis bir peynir, harika bir köy ekmeği, eee ne denir "ye Mehmet yee". Hey gidi nine hey seni unutmak mümkün mü?..
Bu arada yarı yolda kalıp da sonradan getirilen malzemelere baktık sanki biraz hafiflemiş gibi,
– Ne oldu bunlara böyle?
-Araba çıkmayınca indirirken betonlar çatladı, hem ağır oldukları için taşınması da zordu, biz de betonları kırdık
-Aaaa, ne güzel böylece hem hafif hem de havadar olmuşlar, hay elinize sağlık, şimdi ne yapacağız?
-Köyden bi arkadaş traktörü ile gelecek buradan yukarıya öyle çıkaracağız malzemeyi.
Derken traktör geldi ama römork yok!
-Römork yok, ne yapacağız?
-Yukarıya çıkarken römork takamayız , yol yok ve arazi oldukça dik, traktörün arkasındaki hidrolik borularının üzerine malzemeleri bağlarız olur. -Tamam, ne diyorsan o!
Velhasılı bizim içleri boşaltılmış olan ve köşebent demirden yapılı çerçeveleri alta, diğer malzemeleri de onların üstüne yükledik, bağladık haydi düşün yola, yol olsa düşeceğiz ama gerçekten de yol yok, ormanın içinden traktörlerin zaman zaman gide gele açtığı izlerden geçerek açıklık araziye çıktık, irili ufaklı bir sürü taş, kaya parçası bir taraftan yamacın dikliği bir taraftan traktörün ön tekerlekleri ikide bir havaya kalkıyor neyse iki arkadaşımız traktörün önüne dikildi de iyi kötü dengeleyebildiler ve bir müddet gittik derken traktörcü:
-Buraya kadar daha yukarı çıkamam,
-Hoppalaaaa, iyi de daha çıkacağımız tepeyi bile göremiyoruz,
-Napayım, traktör çekmiyor.
Haydi indirin malzemeleri, derken test çalışmalarını yapan arkadaşımız:
-Neyse tepe hemen şunun arkasında deyip bir çerçeveyi sırtladı ve başladı tırmanmaya, bir süre sonra (1 saat civarı) alı al moru mor geri geldi –Mahvolduk, yanlış yere gelmişiz :((
——bakınız resim 1——-
İlk seferdeki başarısız denemenin sonucunda geri götürmemiz gereken malzemeleri toparlamaya çalışıyoruz(Allah'tan resim net değil de nasıl mosmor olduğumuz belli olmuyor)
devam edecek..