Teknopost
Bu GSM telefonlara birşeyler oluyor. Teknolojileri bir sınıra geldi dayandı ama sanırım geleceklerinde bir teknolojik sıçrama daha olacak. Aynı zamanda bilgisayar özellikleri taşıyan bir telefon alayım derken başıma gelenleri bu yazıda anlattım buyrun okuyun.
Geçtiğimiz günlerde bir cep telefonu satın alma maymunu (maymun iştahı) aldı beni. Emektar telefonumu değiştirip, yerine “şöyle her işi yapabilen türden telefon alsam da kullansam” gibi birşeydi. Aslında telefona falan ihtiyacımın olmaması da cabası. Neyse başladım işe yarar bir şeyler var mı diye hem İnternete hem piyasaya bakınmaya.
Modeller inanılmaz bir çeşitlilik içersinde boy boy internet sitelerinde, mağazalarda yerlerini almışlar. Adeta telefon değil de bir hayat sitili satın alıcak gibi hissediyorsunuz kendinizi. E benim hayat sitilim de nasıl olur tabi ki içersinde bilişime yönelik bir şeyler olmalı öyle değil mi ama?
Bir süreden beri pek çok telefon GPRS üzerinden wap ve data haberleşmesine izin veriyor. İşte bu tür telefonlardan birini zaten kullanıyorum ama anlayın işte renksiz falan bir şey. Zaten minnacık ekran siyah-beyaz da olunca bir de işin içine wap dünyasının web dünyasına göre daha zayıf olması da eklenince o rengarenk ekranlı telefonlar insanın gözüne daha çekici geliyorlar.
Öncelikle Ankara’da Maltepe Pazarında aylardır yaptığım gözlemler sonucunda başlarda gözüme hoş gelen Sony Ericsson T300 ve kamerasının yerini önce T310 modeli sonra da T610 modeli aldı. T300 aslında pek çok özelliği ile iş görebilecek bir model olması ile birlikte dıştan takma kamerası ile pek de kullanışlı değil doğrusu. T310 nispeten daha güzel görüntüsü ile göz doldururken fiyat olarak 100 milyon daha fazla bir yatırım gerektiriyordu. Fiyat verilebilitesi yükseldikçe başka telefonlar daha cazip bir görünüm sergilemeye başladılar. Örneğin T610 gerçekten diğerlerine göre daha bir gelişmiş özellikleri ve güzel görünümüyle öne çıkıverdi. Başlarda 800 milyon civarında olan fiyatları 650 milyon gibi seviyelere gerileyince de git gide daha fazla kişide bu telefondan görmeye başladım. Ancak hala içimde, bu modellerde bir şeylerin eksik olduğu hissi vardı. Yani gidip bavul dolusu para vereceksem wap, bir iki renkli resim çekme, oyun oynamanın, hatta mail alıp göndermenin ötesinde daha fazla bir şeyler arıyor insan (maymunum iş başında).
Bu modellere kadar çıta yükselince ister istemez P800 modeline de tosluyorsunuz başınızı. Anlatmak ile bitmeyecek bir sürü güzel özelliği var bu yavrunun da ancak biraz irice. Hadi orasını geçtik söyleyecek fazla bir söz yok bu alet için. ardından, beni asıl meraklandıran “bu telefonun takipçileri nasıl olacak” düşüncesi oldu. Resmi olmamakla birlikte P810 yada P900 (her ne kod alacaksa tam bilinmiyor) Aralık 2003’de dünya piyasasında 600 USD fiyatla satılmaya başlanacak söylentilerine kadar geldim.
Şimdi “başka marka yok mu kardeşim? Hep sony-ericsson yazmışssın” diye düşünenleriniz vardır. Nokia telefonlar genellikle ya fiyatı yada görüntüsü ile uzak durmamı sağlamış olmakla birlikte sadece telefon yanında biraz da fazladan çekicilik dışında fazla bir bilişim imkanı sağlamıyor. Tabi yeni modeller ile durum değişecek gibi görünüyor. Nokia 6600 modeli ile günümüzde piyasalarda satılan ağabeyi modellerden çok farklı olmamakla birlikte pc ile senkronizasyon, wap, web gezginlerinin bulunması özellikleri ile göz doldurup cepleri boşaltacak gibi duruyor. Ancak benim isteklerimi karşılamaya yetmeyeceği ortada.
Diğer markalar da bir şekilde bu yarışta yerlerini alacaklar şüphesiz. Mesela Siemens “konsept“(arabalar için bu söz fuarlarda yanlarında bir iki manken ile teşhir ve hiç bir zaman üretim hattına girmemek anlamına geliyor ama telefonlarda da aynı etkiyi gösterir mi bilemem) bir modelini şu adreste bulmanız mümkün. web-wap hızlı gprs (class 10) gibi bir çok etkileyici bir kaç artısı var.
Bir süre sonra Bluetooth (mavi diş) yerine wi-fi (802.11b) standardında haberleşmeye başlayacak telefonları da pazarda göreceğiz anlaşılan. İnsanın hayal gücü hemen çalışıp wi-fi uzerinden network-İnternet bağlantısının yanında voice-over ip (internet üzerinden sesli görüşme) yapacağımız günler de pek uzak değil gibi görünüyor (tabi telefon operatörleri bu işe ne derler bilemiyorum). Neyse ticari kaygılarla teknolojinin önü bu noktada kesilse bile bence wi-fi, Bluetooth’a göre bilgisayarla biraz fazla haşırneşir olan kullanıcıların tercih edecekleri bir özellik olacaktır.
Gerçekten “sonu yok bu işin” diye düşünürken şu site resmi olmadığını üzerine basa basa belirterek, P800’ün takipcisi telefon hakkında beni oldukça aydınlattı (bu arada benim maymun kış uykusuna yatmıştı bile). Resimde de görebileceğiniz üzere imate ile yeni P810 kuzu kuzu poz veriyorlar. Beni en rahatsız eden kısmı ise bu minik cihazların bende bir türlü cep bilgisayarı hissi oluşturmamaları. Örneğin i-mate dokunmatik ekrana sahip olmayan bir Windows işletim sistemi taşıyor üzerinde. Şimdi, “klavye ile yazamadıktan sonra o minnacik rakamların üzerine 4 kere basıp bir harf yazmak beni hiç mutlu etmiyor” desem bana katılır mısınız bilmiyorum.
P810 ya da P900 her ne olacaksa Symbian 7.0s işletim sistemine sahip. Abisi P800’un hafıza ve ekran rengi sayısı ve video çekememe gibi birtakım kısıtlamalarını aşmış gibi görünüyor. Yoğun iş adamlarına yönelik nefis bir oyuncak doğrusu ama sanırım bana göre değil hala(“daha ne olsun takla atacak hali yok ya” demeyin). Benim hayalimde masa üzerinde kullandığım pc’im kadar işlevsel bir şeyler var aslına bakarsanız. Sanırım bu yüzden (parasal yönü de var tabi) bir türlü bu tekmolojik harikalardan birini beğenemez vaziyetteyim(sanırım yavaş yavaş da yaşlanıyorum). Ne bileyim, benim idealimdeki telefon-bilgisayar karışımı alet üzerinde web, ftp server çaıştırabilmeli mesela. Neden olmasın? Yani web serverimizi cebimizde taşımak fikri çok mu çılgınca. Hiç sanmıyorum. En azından ben denemek isterim doğrusu.
Bu kadar araştırma, beni sonunda Qtek 1010 cihazına ulaştırdı. ne yoksa ona Escort PCT 206 mı demeliyim? Gerçekten Microsoft Pocket Pc 2002 işletim sistemine sahip bu cihaz istediklerimin %62.57‘sini karşılıyordu. Düşünün bildiğiniz bir işletim sistemi ve öyle wap üzerinden falan değil, doğru dürüst web tarayıcısı bile var. Biraz yavaş bir işlemcisi, 4096 renk gösterebilen ekranı (piyasadaki cep bilgisayarları 65k renk gösteriyorlar ve hızları daha yüksek üstelik mavi diş imkanları oluyor) telefonla konuşurken de matrak bir görüntüye sahip olmanızı sağlayacak bir büyüklüğü de olsa isteklerimi büyük ölçüde karşılaması sözkonusuydu. Ta ki ikili hat özelliğini desteklemediğini öğrenene dek. Böylece bu telefon alma isteğim de içimden jet hızı ile kayboldu. Bu arada çok kısa bir süre içersinde (üç vakte kadar) bu tür teknolojilerde müthiş bir sıçrama bizleri bekliyor gibi görünüyor(yoksa bunu bana Sümer mi söylemişti?).
Bu arada Motorola da boş durmuyor gibi görünüyor. A920 modeli ile hem cep bilgisayarı, hem telefon, hem görüntülü görüşme yapabilmenizi sağlayan bir model olarak kısa süre içersinde tüm dünyada satışta olacak. Ancak ülkemizde bütün bu özellikleri ile kullanılıp kullanılamayacağı henüz belli değil. Hoş görünüyor değil mi?
Kısacası bilgisayar ile ilgili ürün alacakların içine düştükleri amasız “bekle ucuzlasın, bekle yenisi çıksın, bekle ucuzlasın” döngüsüne girmiş bulunuyorum bu konuda, bakalım ne olacak.
Kalın sağlıcakla…