TEKNOPOST
Teknoloji boş durmuyor. Yeni yeni icatlar kapımızda. Kısa bir teknoloji turu yapmak istiyorsanız…
Elektronikle uğraşıp da fotoğraf ile ilgilenmeyeniniz var mıdır? İşte bir şekilde bu konuya da bulaşıyor insan ister istemez.
2003 Ağustos ayında bu konuda bir yazı yazmıştım. Site istatistiklerine baktım sözkonusu yazım hala okunmakta, ben de daha güncel olan bir teknopost yazısı yazayım dedim. Bu yazının okuyucu kitlesi kendince fotoğraf çekip amatörce uğraşanlardır. Profesyonel fotoğraf makineleri ve sahipleri ile ilgili bir yazı değildir! Tabi bu okuyup bıyık altından gülmelerine ve büyük işler başaran amatör dijital fotoğraf makinelerine imrenmelerine engel değildir.
Artık Çektiklerinizi tab ettirme zamanı geldi!
Artık neredeyse tüm fotoğraf stüdyoları sayısal makinelerle çektiğiniz fotoğrafları fotoğraf kağıdına basıyorlar. Standart baskı için fotoğraf başına 30 Ykr.’dan başlayan fiyatlar var. Neredeyse renkli yazıcı ile bastırmaktan daha ucuza geliyor. Ancak çok değişken fiyatlar var o nedenle önce kaça yaptıklarını sormayı unutmayın.
İnternet üzerinden fotoğraflarınız yollayıp bastırabileceğiniz siteler de var. Fotoport sitesinin fiyatları için bu linke bakabilirsiniz. Yalçınlar firmasının sitesindeki fiyatları da buradan görebilirsiniz.
Sadece sayısal kameranızdan değil aynı zamanda cep telefonunuzdan çektiğiniz resimleri de bastırabilirsiniz. 640×480 çözünürlükte bile oldukça tatminkar sonuçlar alabiliyorsunuz. Yani bu bastırma işini deneyin bir defa.
Burada benim oturduğum semtin yani Ankara Bahçelievler’in bariz bir avantajını belirtmeden geçemeyeceğim en fazla 300 adım mesafede 3 tane bu tür sayısal fotoğraf tab edebilen yer var. Siz de öncelikle çevrenizi bir kolaçan edin eski fotoğraf stüdyolarının pek çoğu artık bu işe uygun donanım sahibi. Yarım saat içinde istediğiniz baskıları elde etmeniz işten değil. Ayrıca büyük alışveriş merkezlerindeki fotoğrafçılar da bu hizmeti veriyorlar. Hatta Ankara 5 M Migros’ta Nokia satan bir telefoncuda köşede kendi fotoğraflarınız tab edebileceğiniz hatta CD’ye yedeklerini alabileceğiniz bir kiosk da mevcut.
Hangi Digital Fotoğraf Makinesini Alsam?
İşte takılıp kaldığımız önemli bir konu. Aynı bilgisayar teknolojisi gibi hızla gelişen sayısal fotoğraf makineleri nedeniyle fiyatlar sık sık düşüyor. Oysa eskiden fotoğraf makinelerinde önemli bir teknolojik gelişme olamadığından bu tür fiyat çalkantılarına alışık değildi fotoğrafçılık tutkunları. Şimdi ise her altı ayda bir fiyatlarda düşme normal görülüyor.
Pek çok marka var ancak ben yeni çıkan markalara şüphe ile yaklaşmanızı öneriyorum. Eski bildik markalar tüketici gözündeki imajlarını korumak için kalitelerini belli bir seviyede tutmak zorundalar.
Ek olarak fotoğraf makinesi iyi bir şey olsun istiyorsanız bu konuda tecrübeli üreticilerin mallarını almanızı tavsiye ederim. Yani gidip adı sanı bilinmeyen, aslında başka ürünler üretmekte olup yanında digital fotoğraf makinesi de üreten daha önce duymadığınız markalardan alacaksanız bunlardan fazla bir şey beklemeyin. Sonuç almaya alırsınız tabi ki ama zaman zaman canınızı sıkabilecek sorunlar ile karşılaşabilirsiniz.
Piyasada her keseye uygun ürünler bulabilirsiniz. Ancak 300 ABD dolarının üzerinde bir ürün alırsanız kalite açısından tatmininizin artacağını aklınızın bir köşesinde bulundurun.
OPTİK ZOOM – DIGITAL ZOOM
Optik zoom yani yakınlaştırma özelliği önemli. Fotoğrafını çekmek istediğiniz obje eğer birkaç kat yüksekte ya da denizin ortasındaysa yanına gitme şansınız olmadığına çok işinize yarayacak bir özellik olduğundan vazgeçilmez bir şeydir. O nedenle optik yakınlaştırması olan modelleri tercih edin.
Digital zoom ise optik olanı yok ise yerini doldurmak gibi bir iddiası olmayan bir özelliktir. Hatta optik zoom’un yanına bile yaklaşamaz. O nedenle digital zoom olan bir makineyi kesinlikle optik zoomdan vazgeçerek almayın.
YA MERCEKLER?
Sonuçta görüntü çekiyorsunuz. En önemli konulardan biri doğru dürüst bir objektifi olmalı fotoğraf makinenizin. Ucuz makinelerin merceklerinde genellikle bulunan hatalar hoş olmayan hatıra resimleri çekmenize neden olabilir. Örneğin merdivenlerde durup çektirdiğiniz bir fotoğraflarda merdivenlerin düz bir çizgi değil de yamuk yumuk gitmesi hoşunuza gider mi? Ya da çektiğiniz resimlerde belli bölgelerin devamlı olarak bulanık kalması…
Bu tür hatalar amatör çekimler için kabul edilebilir şeyler olabilir. Hele ki verdiğiniz para 100 ABD dolarının altında ise. Ancak daha düzgün bir makine istiyorsanız birikiminizi ve bütçenizi ona göre yapmanız gerekecek. Zaman zaman sayısal makine üreticileri iyi objektif üreticilerinin ürünlerini kendi ürünlerine entegre ediyorlar. Buna Sony firmasının bazı ürünlerinde Carl Zaiss, Casio firmasının Pentax objektiflerini kullanmasını örnek gösterebiliriz.
Kısacası merceğiniz ne kadar iyi olursa o kadar memnun kalacaksınız.
MEGAPİKSEL MESELESİ
İşte en çok kafaları karıştıran meselelerden biri bu megapiksel meselesi. Ucuz makineler interpolasyon (başka bir adla isimlendirilebilir ama aynı şeydir) gibi yöntemler kullanırlar. Bu yolla olduğundan yüksek çözünürlükleri lanse ederek pazarda yer edinmek amacında olan makinelerden uzak durmakta fayda var.
Aşağıda yaklaşık piksel sayıları ve karşılık gelen megapiksel değerlerini bulacaksınız.
• 3264 x 2448 8 Megapiksel
• 2592 x 1944 5 Megapiksel
• 2048 x 1536 3.1 Megapiksel
• 1600 x 1200 1.9 (hadi 2 diyelim) Megapiksel
• 1280 x 960 1.2 Megapiksel
• 1024 x 768 0.8 Megapiksel
• 640 x 480 0.3 Megapiksel
Yukarıdaki değerleri adı lazım değil (markasını yazmıyorum anlamında) Nikon Coolpix 8400 modelinden aldım. Göreceğiniz gibi bu makine 8 megapiksel’e kadar çekim yapabiliyor ama siz eğer klasik 10x 15 cm’lik kartlara baskı alacaksanız 2 megapiksellik bir çekim süper net diyebileceğimiz sonuçları verecektir. Az zorlarsanız 15×21 hatta 20×30 cm’lik kartlarda bile bu çözünürlükte iyi bir objektifi olan makine ile iyi sonuçlar almanız normal sayılır. Üstelik piksel sayısı arttıkça bir fotoğrafın kapladığı hafıza alanı da artıyor! 2 megapiksel bir fotoğraf 200 kilobayt civarında tutarken 8 megapiksel 2 megabayt yeri alıp götürebilir.
Demek ki öyle megapiksel olayına fazla takılmamak lazım. Ama iyi bir objektifi olan bir makine alıyorsunuz az da paranız daha kalıyor o durumda 4 yerine 5 megapiksel tercihi yaparsanız kimse size kötü gözle bakmayacaktır.
HAFIZA KARTI MESELESİ
İşte kesinlikle olmaz ise olmaz bir konu da bu. Hafıza kartınız yoksa en gereken yerde yer açmak için hepsi sizin için önemli olan fotoğraflarınızdan bir k
açını silmek istemezsiniz öyle değil mi? O halde iki seçeneğiniz var. Diyelim bütçeniz sınırlı. Bu durumda 128 Megabytelık bir hafıza kartı alırsınız. Nasıl olsa hafıza kartı fiyatları seneye düşeceğine göre bir sene idare edip, seneye alabileceğiniz en yüksek sığalı kartı alıp kullanırsınız.
Bütçeniz sınırsız ise gider paşa paşa 1 GB’lık bir hafıza kartı alırsınız. Güzel güzel kullanırsınız.
Ancak bu işten kaçış yok, hafıza darboğazı önünde sonunda sizi bulacaktır. Makinenizi alırken 10 – 16 megabaytlık hafıza ile yetinemeyeceğinizi bilin.
KARŞILAŞTIRMA YAPIN
Almayı planladığınız makine hakkında derinlemesine araştırma yapın. İşi şansa bırakmayın. Makinenin web sitesinden bilgi edinebileceğiniz gibi bu işi sizin için yapmış olan web sitelerinden de faydalanabilirsiniz. http://www.dpreview.com adresinde pek çok kaliteli makinenin incelemelerini bulabilirsiniz.
Muhtemelen kafanız karışacaktır. Ama en azından bu konularla ilgili bilginizin artmasının getireceği artı değer bir gün bir yerlerde işinize yarar.
İYİ DE NE ALACAĞIZ
Şimdi, bu kadar lafa gerek yok kardeşim ne alalım?” derseniz…. Benim favorim kolayca taşıyabileceğim gerekirse cebime atıp istediğim yere götürebileceğim türde olanlar. Casio, Canon, Sony, Fuji, Nikon, Minolta gibi markaların pek çok böyle modeli var. Gerçi yukarıda tekrar tekrar objektif dedim ama kocaman objektiflerin taşınabilirliği önemli ölçüde azalttığı da bir gerçek.
Aşağıda bir iki sevimli cepte taşımalık modelin resmi var.
YA PİL?
Evet artık pek çok makine kendi özel pilleri ile geliyor. Ancak bunun iyi bir yanı da var. Özel üretim piller yer tasarrufu sağladıkları gibi uzun süre çekim yapmanıza da imkan sağlıyorlar. Eh biterlerse yenisinin temini zor olabilir ama her zaman her konuda üstünlük sağlamak mümkün değil ne yazık ki. Tek söyleyebileceğim küçük bir makine istiyorsanız bu riske değeceği. Ben kullandığım Casio’yu 3 ayda bir muhakkak şarj ediyorum mesela. Pili bittiğinden değil aklıma geliyor şarj etmek. J
FİLM ÇEKSİN BİR DE!
İşte unutulmaz anlar için orta seviyeli bir film kaydedicisi özelliği neredeyse tüm fotoğraf makinelerine eklendi. İşe de yarıyor. Hele hafıza kartınız büyük ise saatlerce çekim yapabilirsiniz. Ancak alırken sormayı unutmayın: “Sesli kayıt yapabiliyor mu?” diye…. Bence feda edilmemesi gereken bir özellik. Unutmayın sessiz film furyası geçtiğimiz yüzyılda sona ermişti.
Hatta ses kaydetmeyi görüntüsüz de yapabiliyorsa kişisel bitmek bilmeyen sesli notlar alma imkanınız da var demektir.
Yeni makinenizi güle güle kullanın. Aldıktan sonra da bir daha uzun süre makineler ile ilgili sitelere bakmayın ve karşılaştırmalar ile ilgili yazıları okumayın.
Güle güle kullanmanız dileğiyle.
Esen kalın.
Burçak ÇUBUKÇU
ta2ee@antrak.org.tr