Havayı Dinleme Merakı
Yalaaan 3 "Havayı Dinleme Merakı" anısı… Kaçırmayın muhakkak okuyun! Baktım ki herkes bir anı yazısı daha yaz diyor, yazayım bari dedim�
Amatör telsizci mikrobu size ne zaman girdi..? (Pardon biraz tuhaf oldu galiba..)
Baştan alalım;
Amatör telsizcilik hevesi size ne zaman bulaştı�? Şöyle bir düşünün�
Her amatör telsizcinin hayatında, �Havayı Dinleme Merakı� olarak özetlenebilecek deneyimler vardır. Elinizdeki cihaz ne olursa olsun, dinlediğiniz �şey� ne olursa olsun, duyduğunuz �şey� işe yarasın veya yaramasın, �dinlemeyi becerebilmek� amatör telsizcinin vazgeçilmez tutkusudur.
Varan Bir
(Otobüs değil anılardan birincisi)
Bendeniz 1946 tevellütlüyüm. Demek ki 1957 yılında ilkokul beşinci sınıftaymışım. Günlerden bir gün pirimiz Selçuk Hayırlıoğlu bana tuhaf bir şey hediye etmişti. Boyu yaklaşık 3 cm bir cam silindir, altında elektrik fişine benzer iki ayak, silindirin içinde kurşun renginde tuhaf bir taş parçası, yuvarlak kapaklarından birinde sağa-sola çevrilebilen bir uzantı ve içerideki taşın üstünde gezdirebildiğiniz ince bir tel parçası�!
�Selçuk abi� dedim� �nedir bu..?�
Bana mühendis jargonu ile bilimsel bir açıklama yaptığını ve ��bu bir Galen� dediğini hatırlıyorum. Arkasından uzun bir nutuk geldi ve basit bir radyo alıcısının nasıl yapılacağı konusunda aydınlatıldım. (pırıl pırıl ampul gibi oldum�)
Daha kurşun kalem yontmaktan aciz kısa pantolonlu bir ilkokul öğrencisi olarak �Ceryansız, Radyo Lambasız, Kulaklıklı� alıcı yapmam öneriliyordu.
Yaptım (netekim !).. Yandaki evin çatısından bizim çatıya 20 metre uzunluğunda bir anten, ortasından lehimlenmiş bir kablo aşağıya iniyor, kablonun ucu bir adet bakır tel sargıya bağlanmış, (sonradan adına bobin dendiğini öğrendiğim) sargının öbür ucu su borusuna �topraklanmış�, yanında ikinci bir sargı ve ucunda kulaklık. Tam ortasında da cam silindir şekilli tuhaf şey.
Lafı uzatmayalım� Bu �Cihaz� benim ilk cihazım oldu. Ben bu cihazla 1648 metre, 182 Kilo Cycle Ankara Radyosunu o kadar net ve temiz dinlemeye başladım ki� Grundig TK24 teyp makaralarında bugün halen duran müzik kayıtları bu temizliğin kanıtıdır. (Düşünsenize, lamba yok, flaman ceryanı yok, �uzay konstrüksiyonu� karmakarışık teller yok, 50 Cycle sesi yok, ayarlı kondansatör yok, vızıltı yok cızırtı yok, vınlama yok�)
Böylece ilkokul öğrencisi �Havayı Dinlemeye� başlamış oldu.
(Bende halen mevcut amatör telsizci mikrobunun bana bulaştığı an..! İşte O an�!)
Varan İki
Aradan zaman geçti büyüdüm, �abi� oldum. ODTÜ�de Mimarlık Fakültesinde üçüncü sınıf öğrencisi olarak hava atıyorum. Bir gün proje yapıyoruz, ertesi gün boykot� Bir hafta stüdyoda sabahlayıp maket yapıyoruz, ertesi hafta Tandoğan meydanında miting, Kızılay�da yürüyüş� Gündüz mimari proje jürisine hazırlık, gece afiş baskısı için hazırlık�! Türkiye�yi kurtarmak üzereyiz, dünyayı kurtarmaya hazırlanıyoruz. Hani adına �68 kuşağı denen şey var ya� Yıl 1968 ve yer ODTÜ. Tam bir macera filmi�
Bir taraftan ders çalışıyoruz, bir taraftan �..ulan ya üniversiteye polis baskını olur da bizi armut gibi toplarlarsa ne halt ederiz� diye korkuyoruz.
Aramızda oturduk konuştuk, dahiyane bir fikir sonucunda polis telsizini dinlemeye karar verdik. VeeEEee aynen tahmin edileceği gibi, bu iş benim üzerime kaldı. O yıllarda polis telsizleri LPB (Low Police Band) olarak çalışırken teknoloji gelişmiş ve HPB (High Police Band) uygulaması başlamış. Yani 50-60MHz civarından 160-180MHz taraflarına acaip bir zıplama olmuş. Bendeniz gariban elektronikçi müsveddesinin elinde bir adet 1949 model lambalı Collins radyo alıcısı var, en üst frekans olarak 85MHz dinleyebiliyor. Ne yapmalı..?
ODTÜ öğrencisi isen, hele hele mimarsan (!) mutlaka çare bulmak zorundasın. Çare bulundu. Bendeniz yaklaşık 25 Kg ağırlığındaki alıcı cihazı çeyiz sandığı büyüklüğünde bir kutuya koyup yüklendim ve ODTÜ�ye götürdüm. Akşam oldu, Elektrik Mühendisliği binasının üst katındaki laboratuvarın kapısına anahtar uydurup içeri girdim. Uzun zamandır göz koyduğum son model sinyal jeneratörünün durduğu masaya alıcıyı yerleştirdim. Alıcının kamçı anteni ile sinyal jeneratörünün çıkış kablosunu yan yana getirip sinyal jeneratörünün frekansını aşağı yukarı taramaya başladım. (�yani aklımca frekansı ikiye katlayıp konvertör yapıyorum� 80MHz x 2 = 160MHz.) iyi mi..?!
Walla çalıştı..!
Çalıştı da ne oldu..?! Polis telsizindeki görüşmeleri 2 saat kadar dinlemiş oldum.
Dinledim de ne oldu..?! Hiç bir b.k olmadı� Üstelik hiç bir b.k anlamadım. Ertesi sabah uykusuz perişan vaziyette (sırtımda çeyiz sandığı ! ) Mimarlık Fakültesi�ne döndüm.
Ama yine mutlu bir surat ifadesiyle�! Havayı Dinlemeyi Becermiştim.
Varan Üç
Aradan yine zaman geçti. Ankara�da Aşağıayrancı�da oturuyoruz� 12 Mart olmuş bitmiş. Bir kısım insanlar Türkiye�yi kurtarıyorlar� Karşılarındaki bir kısım insanlar da Türkiye�yi kurtarıyorlar. Herkes Türkiye�yi kurtarıyor� Bendeniz ise mütevazi bir memur mimar olarak İller Bankası�nda çalışıyorum. Çalıştığım yer 10.cu katta, Ankara�ya tepeden bakıyor. Kendi kendime diyorum ki; Ulan şimdi acaip telsiz görüşmeleri vardır, polis, itfaiye, elektrik arıza� aklına ne gelirse. Ne yapmalı da bu görüşmeleri dinlemeli..?!
25 Kg ağırlığındaki cihazı işyerine getirmek mümkün değil. Millet gözüyle güler. Hadi getirdin, konvertör ne olacak..? Bu kez farklı bir çözüm buldum. (Buldum derken elbette sağa-sola danışarak buldum� yani kendim keşfetmedim) 88-104 MHz arasında FM müzik bandını dinleyen �Bojazzo� modeli transistörlü radyonun FM katındaki transistörü söktüm ve yerine 200+ MHz frekansına kadar görev yapabilen 2N2222 transistörünü lehimledim. Transistörün bacağına bağlı bobini de söktüm ve daha az sargılı, daha kalın telli, daha geniş, daha dar, daha kısa, daha uzun bobinleri denemeye başladım. Hiç bir ölçü aletinin olmadığı bir ortamda yaklaşık 40-50 kadar değişik bobin sargısını tek tek denediğimde nihayet bir tanesi istediğim frekans bandı ile rezonansa geldi. Artık bizim "transistörlü radyo" 88-104 MHz arasında değil, 160-200 MHz arasında çalışır olmuştu. İşyerinde çalışırken kulağıma sokuşturduğum küçük kulaklıktan, Ankara�da yapılan telsiz görüşmelerini dinleyebiliyordum ve üstelik istasyon seçebiliyordum.
Yaklaşık 30 yıl önce sardığım ve tek tek denediğim bobinler 4 adet kibrit kutusunun içinde hala duruyor.
�Havayı Dinlemeyi� yine becermiştim.
Sonuç olarak, bu yazıyı burada bitiriyorum.
�Havayı Dinleme� tutkusunun çeşitli örnekleri, böyle bir yazının sayfalarına sığmaz. Ben aklıma gelen ilk üç örneği yazdım. Her amatör telsizcinin kendine göre �Havayı Dinleme� yöntemleri olmuştur. �Havayı Dinlemeyi Becermek� amatör telsizci için �Temel İçgüdü� niteliğindedir. İşe yarasa da, yaramasa da�!
TA2CIP
Amatör Telsizci