Yaşlı Bir Amatör Telsizcinin Anıları
Geçtiğimiz aylarda yazdığım "Yaşlı Bir Amatör Telsizcinin Anıları." Yazılarına bir katkı olması amacıyla Sevgili Barbaros anılarını ses kaydı olarak yollamış. Ben de tembelliğimin etkisiyle zar zor 1,5 aylık bir süre geçtikten sonra el atabildim. Bakalım neler çıkacak bu anılardan.
Öncelikle, Tandem Projesi ile ilgili olarak neler varmış diye Antrak Gazetesini bir taradım. Aşağıda yer alan bilgilere ulaşabildim. Antrak Gazetesinin Temmuz 1998 sayısında yazmışım. Haber niyetine kaleme alınmış
Aylardır üzerinde çalıştığımız Tandem Projemiz gerçekleşti. Artık R2 ve R94 tüm muhabereyi aynı anda birbirlerinin üzerinden aktarıyorlar. Yani UHF den konuşan biri VHF'den duyuluyor ve VHF'den konuşan da UHF'deki amatör arkadaşını duyabiliyor. Ayrıca bu işi gerçekleştirmek için gelişmiş bir PIC networkünden oluşan kontrol devresi de tamamen ANTRAK üyeleri tarafından gerçekleştirildi.
Tandem projesi bundan yaklaşık 8 ay önce kulüpte ortaya atıldı. Sonra olurdu, olmazdı, ne gerek vardı, çalışmaz fikirlerinin arasından karar verildi ve yapımına başlandı. En çok Serdar (TA3AS) karşı çıktı ama sonra "nasıl olsa becerilip yapılamaz" diye o da kabul etti. Burçak (TA2EE) Barbaros (TA2CBA) ile Ömer'i (TA2CPO) zorlayarak projenin elektronik kısmının ve bağlantısının sağlanmasında adımlar attırdı
Ali (TA2AX), Barbaros'un planladığı şemaları bilgisayar ortamında baskılı devre yapılacak hale getirdi. Zafer (TA2Q) ve Işık (TA2EX) bu şemaların baskılı devre haline gelmesini sağladılar. Burçak parçaları aldı devreleri lehimledi. Barbaros PIC'leri programladı. Işık kendi üretimi devrelerden birini bu iş için bağışladı. Devreleri Serdar, Barbaros, Ömer, Burçak rölelerin içersine yerleştirdiler. Bir sürü sorun yaşandı ve halledildi
Gerçek anlamda projenin uygulamasına da Serdar önemli bir hatayı bularak son noktayı koydu. (Barbaros bir daha bu işlere bulaşmayacağına yemin etti :))
İşte böyle. Şimdi bakalım olay Barbaros'un aklında nasıl kalmış. Ses kaydını çözen ve kaleme alan kişi olarak aralara eklemeler yapmak hakkımı elimde tutarak başlıyorum işe. Benim eklemelerim parantez içinde ve italik olarak yazıda yer almaktadır
Barbaros Anlatıyor: Sanırım sene 1996 – 1997 idi. İki rölemiz var Hıdırlık Tepe'de biri vhf diğeri uhf. Kulüpte kimi amatör telsizci arkadaşlarda vhf cihaz var, kimisinde uhf, ancak bir araya gelip te konuşmaları mümkün olmuyordu. O zamanlar Röle kontrolü için ilk pic programımı (1990'larda) yazmıştım. Röleyi uzaktan kapatma özelliği de ilk defa konulmuştu. Daha sonra da bir tane daha kontrol devresi yapmıştık uhf veya vhf için, hatta montajını Burçak yapmıştı. O zamanlar röleleri kontrol için bu tür çalışmalar almış başını gidiyordu.
Bir gün Ahmet (TA2CIP) ağabeydi sanırım bana yahu UHF'ye geç orada konuşalım dedi. Ancak pek çok arkadaş "olur mu burada konuşun, biz de dinleyelim" gibi serzenişte bulundular. Bende bir fikir oluştu o anda. "Yahu neden aynı anada her iki röleden birbiri ile görüşme yapılmasın" diye (Hatırlıyorum da bu fikri özellikle UHF röleyi amacı dışında, dahili aile telefonu gibi kullanan birilerinin rahatı bozulsun diye kulüpte tüm üyeler desteklemişlerdi). Kulüpte bunu millete söyleyince tabi ilk olarak Göktay ağabey zıpladı. "Ulan senin fikirlerinden de, projelerinden de bıktık diye." İlginç bir yaklaşımdı aslında.
Neyse ondan sonra kulüpte uzun süre bu konu üzerinde konuştuk. Galiba en çok destek verenlerden biri sendin (bu sen naçizane Burçak (TA2EE) oluyorum). Altı ay kadar konuşup durduk bu proje üzerinde. İşin birçok zorluğu vardı. İki röleyi Hıdırlık Tepe'den indireceksin kulübe getireceksin, bir müddet kapalı kalacaklar. Bu arada kimse konuşamayacak (o zamanlar inanmazsınız belki ama hepimiz telsizle konuşurduk). O zamanlar Internet falan da yok tek zevkimiz röleler (aslında vardı, hatta Antrak Gazetesi 2 yıldır yayındaydı, neyse hafızayı beşer şaşar o kadar, ancak hakkını teslim etmek lazım tam anlamıyla www – World Wide Wait – Dünya Çapında Bekleme olarak dillendiriliyordu). Bütün bu işler, benim hızım ve benim maymunumla olunca (maymun iştahından bahsediyor) uzun sürebilirdi. Kulüp üyeleri pek hoşlanmadılar bu işten. Haa bir de bu arada muhalefet Serdar bey (TA3AS) vardı hiç unutmuyorum. Serdar acaip muhalefet ediyordu Göktay ağabeyin en büyük yandaşı olarak. (Gülüyor Barbaros. Hatırlamaz mıyım ne ayak sürümüşlerdi projeden vazgeçirmek için, bu arada aslında Internet ve cep telefonları yüzünden telsiz ile konuşma merakı yavaş yavaş kayboluyordu, bu proje ve daha sonra benim çalıştırdığım halen devrede olan Echolink ilgi uyandırmak için son çırpınışlarımızdı sanırım).
Daha sonra ben şemalarını çizdim, şemaları Ali'ye verdim, Ali baskılı devreleri hazırladı. Hatırlamıyorum şimdi ama sen monte ettin galiba devreleri yanılmıyorsam (yanılmıyorsun dostum) acaip bir şeydi. Işık (TA2EX) bile olmaz derken yapmıştık devreyi. Beş tane pic kullanmıştım. Kapatma açma ile ilgili ton kontrol devreleri falan hazırlamıştık. Bayağı karmaşık bir aletti (Hemen ekleyeyim: Işık bir alıcı vermişti, uzaktan açma kapama ve gelişmiş işletim ile ilgili, erişimi başka bir frekanstan yapalım, olası yetkisiz açma kapatmaları engelleyelim diye. Yapılan işin boyutunun büyüklüğü açısından eklemekte yarar görüyorum. Hatta istediğimiz anda bu sistem ile röleleri birbirinden bağımsız çalıştırabiliyorduk ki zaten bu sayede Göktay ağabey ikna olur gibi olmuştu).
Evde devreyi çalıştırıp tüm denemelerini gerçekleştirdim. Ayrıntılar hakkında kulüpteki herkese bilgi aktardım. Serdar klasik "ÇALIŞMAAAAZ" lafını söyledi tabii. "Göktay ağabey Ulan S….tın zaten rölenin …na senin yaptığın işin de yapacağın işinde…." Diye başlıyordu söze. Sonunda bir Cumartesiydi sanırım. Göktay ağabeye "şu röleleri bakım için indirelim aşağıya" diyerek damardan girdim. Baktım ki röleleri aşağı indirmek taraftarı değil, çünkü indirsek rölesiz kalacağız. Bir şekilde kandırdık Göktay ağabeyi. Ömer (TA2CPO) çok yardım etmişti bu kandırma aşamasında. Galiba rölenin birini indirip bakıma götürdüler. Bu esnada da UHF bana gelmişti içini hemen söküp devreyi yerleştirdim. Ondan sonra bir Cumartesi vhf röle de kulübe geldi. Ömer, ben, Ali oturup montajını yapmaya başladık (Burçak ve Serdar unutulmuş her ne hikmetse asıl montajda biz rol almıştık unutulmak ne acı, neyse ki delil olarak fotoğrafı var.).
Yaptık montajı, sen de vardın ya pardon sen de vardın tabii (sonunda hatırladın dostum). Tam çalıştıracağız bir yerden kıyamet kopuyor, çıldıracağım. Onu ara bunu kontrol et, mümkün değil kulüpte bir beş saat falan geçirdik ama sorma. Ter bastı, bir çalışmazsa rezil oldum böyle bir şey olamaz yani. Göktay ağabeyin gözünde hiçbir değerimiz kalmayacağı gibi adam bizi yıllarca tefe koyar. O sırada Serdar geldi "bir bakim ya ne yapıyorsunuz" dedi. "Git başımı
zdan ya Serdar" dedik. Ben size "Çalışmaaz" demiştim diyor. Ulan şimdi Serdarı mı gırtlaklasam yoksa röle ile mi ilgilensem derken… Serdar: "şu şemada bir şey dikkatimi çekti şuraya bir 4148 diyot atsanıza galiba sinyaller karışıyor" dedi. Ömer'le birbirimize baktık ne diyor bu diye? Serdar. "ciddi söylüyorum bir deneyin şunu diye üsteledi. Bizim de denemediğimiz bir o kalmıştı. Diyodu söylenen yere taktık ve alet çalıştı! Hala, Serdar'a bunu söylediğimiz zaman "e ben demiştim hocam" diyor. Bunu hiç unutmuyorum…
Barbaros'un kaydı burada bitiyor. Tandem ne mi oldu? Bir süre kullanıldı, oldukça işe yarıyordu. Özellikle ben çok seviyordum. Her iki röle birlikte paşa paşa çalışıyordu. İstersek uzaktan rölelerin bağlantısını kesiyor bağımsız çalıştırıyorduk. Bir gün Göktay ağabeyin ciddi baskısıyla sudan bir sebeple gereksiz yere söküldü ve Antrak tarihinin tozlu raflarındaki yerini aldı.
Ne yazık ki her öykü mutlu sonla bitmiyor. Ama olsun o zamanları bizlere yeniden hatırlatması ve Antrak tarihinde keyifli bir geziye çıkarması bile hoş doğrusu.
Esen kalın.
Burçak Çubukçu
TA2EE
ta2ee@antrak.org.tr