Suha Aktar TA2G
Yücel Elibüyük (TA2UIL)
Cumartesi akşamları R7’den “Kimler burada, kimler sesimi duyuyor?” diye çağrı yapıyordum. Geçirdiği kalp rahatsızlığı sonrasında hasta yatağından el cihazının mandalına basıp, o titreyen sesi ile “TA2G burada” demişti, çok mutlu olmuştuk. Sümer (TB2HSI) ve Burçak (TA2EE) ile konuşmuştu Suha abiye ait bende kalan tek hatıra.
Bahri Tiftikçi
Beynam field day günü bisikletle Konya yolundan aşağı inerken beni görmüştü. Ben ısrarla bisikletle gitmek istemiştim, “başka zaman binersin” diye ikna etmişti. Suha abinin aracına yüklemiştik bisikleti. O güne ait fotoğraflar var Burçak’ta.
Not: Fotoğraflar aynı yerde başka bir zaman gerçekleştirdiğimiz bir Field Day (Zafer Hekimoğlu – TA2Q)
Barbaros Aşuroğlu (WB2CBA)
Suha abiyle ilgili bir anım bu videoyla ilgili. Bunu ona yıllar önce Whatsapp’tan göndermiştim. Beni aradı bir saat sohbet ettik. Elektronik ve süper kapasiteler ve her şey hakkında! Sonra bana, “lan sen de elektronik mühendisi değilsin ama seviyorsun bu işi benim gibi. Ben de elektronik mühendisi değilim ama elektronik beni mutlu ediyor” dedi. “Biz de mi bir bozukluk var Barbar?” diye sordu ve o tipik gülüşüyle bitirdik sohbeti! Bu “Knack”ı sanırım elektronik içgüdü diye çevirebiliriz. Bu kulüpte iyi kötü hepimizin içinde mevcut. Bu da bizi ister istemez biraz videodaki kategoriye sokuyor!? Suha abi gerçekten çok iyi bir “knack” e sahipti. Ondan özellikle ac motorlar ve kapasiteler konusunda çok şey öğrendim.
Engin Candoğan
2016 İlkbaharında Süha ağabey aradı… Yarın Dalyan’a gel, gece yatacak şekilde dedi…
Ortağı olduğu elektrik motorları fabrikası, Dalyan’daki dizel motorlu tur teknelerine alternatif elektrik motorlu tekne prototipi üretmiş GeKa teşvikli, başka firmalar da yaptı); onun ilk testi yapılacakmış, “fikir verirsin” dedi…
Planlanan saate orada oldum ve İztuzu’na doğru kanaldan hareket etmemizle mühendisler ölçümlere başladılar ama benim dikkatimi yanık boya kokusu çekti.
Lazer termometre ile şanzımanı ölçtüm, 88°C olmuştu 2 dakikada…
Süha ağabeyin dikkatini çektim, sordu:
– Kaç kilo gelir o şanzıman,
– 70 – 75…
– Tamam bu çalışmaz, 2,2KW kayıp var şanzımanda” dedi ve bana “buzluğu al, başüstüne gel diye ekledi” sonrası güzel keyifli bir gündü…
Şanzıman işinden vazgeçildi ve trigger kayış yapıldı sonraki versiyonda.
Ömer Güleray (TB2BPO)
ANTRAK HF YAGİ ANTEN
Suha abinin derneğimize yapmış olduğu bağışlar buraya yazmakla sığmaz.
Birgün beni Göktay abi aradı, “hadi Suha’nın eve gel” dedi. “Hayırdır” dedim, “sen gel hadi” dedi, gittim. Kapıdan girdim tüm tayfa orada. Göktay, Tahir, Ufuk ve tabi Suha abiler, hepsi oturmuş konuşuyorlar. Ben içeri girmeden, “hadi yukarı çıkıyoruz ” dedi. Ben de “ne için” diye sorunca, Tahir abi “Suha HF yagiyi derneğe bağışladı onu sökeceğiz” dedi ve hep birlikte çatıya çıktık. Bendeniz o güne kadar bu kadar büyük bir yagi anteni yakından görmemiştim. Çatıda nutkum tutuldu. “Bunu mu sökeceğiz?” dedim.
Neyse, elimizde alet edevat fazla yok, Süha abide ne varsa o. Tahir abi ve ben bir çıkıntı üstünde, demir bir konstürüksiyona monte edilmiş antene çıktık. Duvar da iki kişinin yan yana durmasına imkan yok, çatıdayız aşağıya bakınca altı kat ne emniyet kemeri var ne de tutunacak bir şey. Ufuk ve Göktay abi kenardan bize talimat yağdırıyorlar.
Hiç unutmam Tahir abi belinden kemeri çözdü ve demirden geçirip, ikimizi de bağladı. Tahir abi ve ben kısıtlı hareket ve kısıtlı alet edevatla yaklaşık 2 saat kadar bir uğraş ile üst baş perişan, elyüz kapkara indik çatıdan. Suha abi bizlere güzel bir yemek ısmarladı ve bugün dernek çatısında kurulu olan HF YAGİ SUHA AKTAR’IN derneğimize yaptığı bağışlarından biridir.
Hepimizin bildiği kendisinin az vakıf olduğu bir konu olduğunda ya da yeni bir icat ile karşılaşıp, onun nelere yaradığını öğrendiğinde veya kullanıp pratikliğini gördüğünde bir cümle söylerdi “VAY CİMCİME!“.
Ahmet Sönmez (TA2CIP – TB4GAS)
Suha, Ankara / And Sokak’taki evinde, kulağına gelen ezan sesinin çok yüksek olmasından şikayetçiydi. Özellikle sabah ezanının bomba gibi patladığından yakınıyordu. Birkaç kere Çankaya Camisi’ne kadar gidip imam efendi ile görüşmeyi bile denemişti… İmam efendi hazretlerinin konuyla HİÇ ilgilenmemesi karşısında, çevresinde kendisine yakın görüşte olduğum için beni buldu ve yardım istedi… Bunun üzerine, Diyanet İşleri Başkanlığı’na dilekçe yazmaya karar verdik. Suha’nın efendi gibi oturup dilekçe yazacak bir ruh hali yok… İş bana kaldı. Gayet nazik ve kibar dilekçeler yazarak hoparlörün sesini kısmalarını rica eden mail’ler göndermeye başladım. Bu dilekçelere, mesafe, desibel ölçümü gibi teknik ayrıntılar da ekliyordum. Aradan yaklaşık bir ay geçtikten sonra, nihayet bir cevap gelmiş olduğunu hatırlıyorum. Cevabı, Diyanet İşleri adına her kim yazdı ise, hayatında ilk kez bir mail yazdığı anlaşılabiliyordu… Muhterem din kardeşimiz, yarım sayfa kadar cevap yazmıştı ama cevap niyetine yazılan her şeyi Subject / Konu satırına yazmıştı… Benim de ruh halim BİRAZ bozulduğu için dilekçe yazmayı bıraktım… Sevgili Suha, kulağında patlayan ezan sesleri ile yaşamaya devam etti…
Burçak Çubukçu (TA2EE)
Suha abiyi 80’li yılların başında Halk Bandı Telsiz sayesinde tanıdım. O zamanlar 27. Kanalda konuşurlardı. Göktay abi, Fethi Abi, Egemen Abi, birlikte sohbet ederlerdi. “Destek” çağrı ismi ile çıkardı. Göktay abi bir keresinde nasıl mors öğrendiğini anlatırken denize girdiğinde eli ile suya vurarak yazdığını anlatmıştı. Yeni bir şeyler öğrenmeye bayılırdı. Bir ara merak sardığı için, kendi vhf röle yapmıştı. O derece ilgiliydi.
Bir gün Suha abinin evinin yakınlarında bir arkadaşla HF dinleyen bir alıcı ile uğraşıyorduk. Lehim yapmak gerekti ama evlerinde havya olmasına karşın, lehim yoktu. Suha abiyi telsizden arayıp varsa bir miktar lehim verip veremeyeceğini sordum. “Olur” dedi. Hemen evine gidip kendisinden bir miktar lehim ödünç almıştım. Hala lehim borçluyum ona galiba. Huzur içinde uyusun.
Aşağıdaki fotoğraf 29 Ekim 2010 tarihinden. Yine telsizde haberleşip Anıtkabir’i ziyarete birlikte gitmiştik.