"YÜZ"üncü Sayının Düşündürdükleri
Epeyce bir zaman önce kimin aklına, yada kimlerin aklına geldi şu gazete işi.. Bende varmıydım, yoksa birileri bana "hadi yazsana" mı dedi…. Hatırlamıyorum… Ama iyi fikirdi. Bir misyonumuz vardı. Radyo amatörlüğünü desteklemek, geliştirmek ve bu konuda bilgilenmek isteyenlere kapsamlı bilgi vermek.
Sıfatı "gazete" olunca içeriği de zengin oldu. Sadece haberler yada benim sıklıkla yaptığım gibi elektronikle ilgili derse benzeyen yazılar da oldu. Hatta radyo amatörlüğünü uzak yakın ilgilendirmeyen magazin yada bambaşka konularda da yazılar yayınlandı. Pek çok kişi bu yazılardan faydalandı, faydalanıyor da.
Okurların kimi akıl sordu, kimi övdü, kimi sövdü. Bazı tembel öğrenciler ödevlerini bile yaptırmaya kalktılar. Yapmadık tabii. Sırf bu yüzden kendi yazılarımda e-mail bilgisini vermemeye başladım.
Zaman içinde gazetedeki teknik yazılar da kabuk değiştirdi. Haberleşmeden öte otomasyon yazıları da yer almaya başladı. Hatta bir ara kendi kendime düşündüm. Gazete PIC uygulama dergisi mi oluyor acaba?? Sevgili Barbaros'un PIC konusundaki yazıları ortalığı kırdı geçirdi. Bana şöyle gelirdi. "Hep aynı devre, sadece yazılım değiştirerek başka işler yapıyorlar". Bunun haberleşme ile amatör radyoculuk ile alakası yok; başımıza taş yağacak, radyo amatörlüğü nereye gidiyor, nerede bu dernek, nerede bu millet…. diye tasalanırken, bir film seyrettikten ve gazetemizdeki bir yazıyı okuduktan sonra radyo amatörlüğünün geleceği hakkındaki düşüncelerim tamamen değişti..
Seyrettiğim film Uzay Yolu.. Haberleşme mühendisi Uhura.. Kaptana rapor veriyor, diyor ki; "Bir taşıyıcıya bindirilmiş eski model bir sinyal alıyoruz. Bu sistemi çözmeye çalışıyorum". Bu ara önündeki panele yada masaya parlak çubuklar sokup bir eli ile de tek kulağını tıkıyor..
Bizim gazetede değerli kardeşimiz Tevhid Çetin'in yazdığı "Yazılım Tanımlı Radyo" konusu okuyunca lamba yandı.. Uhura haklı..!!! Biz eskiyoruz.. Bir zaman sonra bildiğimiz her şeyi unutacağız. Bir süre sonra bildiğimiz SSB, DSB FM, FSK vs vs modülasyon türlerinin devrelerini "hiç" kullanmayacağız. Onların yerine aynı işi gören yazılımlar kullanacağız. Nasıl olsa her şeyin bir matematik modeli yok mu? …var… Varsa bu da olur. Oluyor da.
Peki önceden neden olmuyordu? Önceden bunların matematik modelleri yokmuydu? Vardı elbette.. Ama bu modelleri işleyecek hızda elektronik donanım yoktu. Şimdi artık var. Mikroişlemciler ve yarı iletken teknolojisi geliştikçe, belki başka donanımlar kullanıldıkça Uhura’ya doğru yaklaşacağız. Bugün bile artık içinde yazılım olmayan bir elektronik devre bulmak pek mümkün değil…
Amatör radyoculuk bundan nasıl etkilenir?. Amatör radyoculuğun bir güzelliği de hiç tanımadığı belki de hiç karşılaşmayacağı kişilerle havada konuşması, buluşmasıdır. Bu kişileri "varlıklar" olarak değiştirdiğimizi düşünün!!!
Radyo amatörlerinin yapısal bir özelliği sosyal statüsü ne olursa olsun "niş" kişiliklere ve özelliklere sahip olmaları. Bu özellik onları haberleşme konusunda çok farklı düşüncelere, çözümlere yönlendirebilir.
Yazımızın başına dönecek olursak, içinde yazılım çalışan devrelerin gazete yazılarımızda çokça rağbet görmesi bir yerde geleceğe yatırım oluyor. Bu durum geleceğin amatörünü pasta ve lehimin yanında matematik bilgisine sahip, programlar yazabilen, çok değişik modülasyon ve demodülasyon teknikleri düşünebilen insanlar haline getirecek.
Daha uzunca bir süre pasta ve lehimi hepten çöpe atmayacağız. Daha uzunca bir süre masalarımızda havya yanıkları olacak. Şimdi buradan bir öneride bulunuyorum. Yaptığımız yada düşündüğümüz devreleri gazetemize yollayalım. Onları burada zevkle yayınlayacağız. Bu devreler tek bir diyotlu bile olsa yollayın.
Sevgili radyo amatörleri, yavaş yavaş kabuk değiştiriyoruz.. Şimdi kıtalar arası konuşuyoruz. Bir zaman sonra antenlerimiz daha uzaklara yönelecek….
İçimizdeki bu ateş sonsuza kadar yansın….
Nice 100. sayılarda buluşmak üzere hoşça kalın..
Şahin KÜLİĞ
ta2ccs